Yayındaki iddiaların gerçekliği kanıtlanmadığından eleştiriden söz edilemeyeceğinden, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu-
Kural olarak; yayın yoluyla kişilik haklarına saldırının varlığını kabul için ; haberde gerçeklik,kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik ve konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık sınırlamalarından herhangi birinin bulunmamasının gerekeceği, davacının tazminat istemine konu haber yazılarının maddi olgulara dayandığı, dayanılan olguların doğru olması halinde olayın yorum ve eleştirisinin hukuka aykırılığından söz edilemeyeceği, hatta Cumhuriyet Savcısı olan davalının olayı soruşturma şeklinin eleştirisinin, olayın önemi ve gelişmeler dikkate alındığında eleştiri sınırları içerisinde olduğu, ne var ki, davacıya isnat edilen eylemin haber yazının özüne bakıldığında ölen M. Göktepe’ nin fotoğraflarının saklanması ve ya da en azından kaybından sorumlu olunması olduğu, davacı Cumhuriyet Savcısının habere konu fotoğrafları bizzat çektirerek resmi tutanaklara geçtiği, sanıklar hakkında verilen görevsizlik kararında açıkça belirtip, düzenlenen dizi pusulasına da eklediği dosya kapsamı il
Basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemi-
Dava konusu haberin bu olay yeri inceleme tutanağına göre yapıldığı anlaşıldığından davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığından söz edilemeyeceği ve korunması gereken üstün kararın basın özgürlüğü olduğunun benimsenmesinin gerekeceği-
Yayın zamanında görünürde var olan, sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınının sorumluluk doğurmayacağı-
Davacıların kızı ve kardeşi olan ölenin balkondan düşerek ölüm haberi verilirken, aynı şahsın ölümü tarihinden yaklaşık 2 yıl önceki denize çıplak girme görüntülerinin de birlikte habere konu edilmesinin davacıların onuruna, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olacağı-
O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından basının sorumlu tutulamayacağı-
Davalı şirketin imtiyaz sahibi olduğu gazetede yayınlanan haber nedeniyle davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasına dayalı manevi tazminat ve yayın istemi- Haberde geçen söz ve ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı-
Davaya konu edilen yayında yazının içeriği ve veriliş şekline göre konunun güncel, kamuoyunu ilgilendiren, görünür gerçeğe uygun olduğu ve davacının yayının yapıldığı günlerde kamuoyunun gündeminde olan bir şahsiyet olduğu anlaşılmakta olup, dava konusu yazı içeriğinde davacının özel hayatından bahsediliyor ise de yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde saldırı amacı taşımadığı, kamuoyunun gündeminde olan bir kişi hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesinin ön planda tutulduğu anlaşıldığından ve yazının bütününe bakıldığında davalı gazetede yayınlanan yazıda davacının basına verdiği demeçlerin eleştirisel açıdan kaleme alındığı anlaşıldığından, davalı gazete de yayınlanan yazısının demokratik bir toplumda “çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce” kavramları kapsamında kabul edilmesi gerekmekte olup, davacının kişilik haklarına saldırının oluşmadığı-
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararların temyiz edilemeyeceği, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı yönünden davacı tarafından temyize konu edilen miktar 20.000,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin davalıya yönelik temyiz dilekçesinin miktar nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- Haberin toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu ve davacının kişilik haklarına saldırı amacı taşımadığı, kaldı ki basının, okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması karşısında, özle biçim arasındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemeyeceği; basının, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumlu olduğu, Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında da benimsendiği gibi, demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi, bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğü, sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olup, yine pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul ettiği, haberde kullanılan söz ve ifadelerin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığının anlaşılmasına göre, karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin davalı ... Gazetecilik A.Ş.'ye yönelik temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.