Evli olduğunu bildiği davalıyla kırkbeş yıl gayriresmi evlilik hayatı sürdüren davacının kendisine bakılmaması ve nafaka temin edilmemesi sonucu kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminata hak kazanamayacağı– Ahlaki borcun yerine getirilmesinin manevi tazminat sorumluluğunu gerektirmeyeceği–
Nişanın bozulmasından doğan manevi tazminat hakkının, kişiye bağlı haklardan olduğu–
Nişanın bozulması sonucunda, kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyaların iadesine karar verilemeyeceğinden, mahkemece, nişan giderlerinin (pasta, fotoğraf, salon kirası vs.) tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğu- 
Dâvacının, nişanlısının başkasına yazdığı mektupta «nişan yüzüğü hariç hiçbir hediyeyi geri istemiyorum» şeklindeki beyanının, «hediyele- rin karşı tarafa hibe edildiği» şeklinde algılanamayacağı–
Ana-babanın ya da onlar gibi davrananların nişanlı adına taktıkları takıların, davacı nişanlı tarafından takılmış sayılacağı ve nişanın bozulması durumunda da bizzat talep edilebileceği-
Nişan masraflarını yapan babanın, dâva açabileceği–
Nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edildiği- TMK. mad. 122 gereğince nişanlanmanın bozulması sonucu niteliği gereği mutad olmayan bilezik yönünden davacı tarafın istemi konusunda bir değerlendirme yapılarak, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
"…davacı ile davalı nişanlandıktan sonra düğün yaparak gayri resmi şekilde bir araya geldikleri ve uzun süre birlikte yaşadıklarından hareketle, nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesinin mümkün olmadığı; taraflar arasındaki uyuşmazlığın haksız fiil olarak nitelendirip buna göre çözümlenmesi gerektiği- Bu durumda davanın dayanağı haksız fiil olup, haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklara genel mahkemede bakılması gerektiği-
Manevi tazminata karar verilebilmesi için, istemde bulunan nişanlının kişisel olarak aşırı bir biçimde zarara uğraması ve ayrıca nişanın bozulmasında hiçbir kusurunun bulunmaması gerekeceği-
Davalı şirkete ait gazetenin ilgili sayılarında, Cumhuriyet Başsavcılığı görevini ifa etmekteyken tutuklanan davacı hakkında, görevi gereği yaptığı soruşturmalara atfen haberler yapıldığı, dava konusu haberlerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde; haberin yapıldığı tarihte davacı hakkında herhangi bir suç isnadıyla soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlanmamış olduğu da dikkate alındığında, davacının görevi gereği yürütmüş olduğu soruşturmalarda yaptığı işlemlerde yasal olmayan yöntemler kullandığı da belirtilmek suretiyle gerçeğe uygun olmayan ithamlarla görevini kötüye kullandığı yönünde intiba uyandırılmak suretiyle hedef gösterildiği, öz ve biçim arasındaki dengenin bozulduğu, basın özgürlüğü sınırlarının aşıldığı ve bu şekilde hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği açık olup, dava konusu haberlerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.