Yargılamanın son celsesinde tahkikatın bittiği tefhim edilip sözlü yargılama için gün ve saat tayin edilmeden hüküm verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, HMK. 186 vd. gereğince sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara tebliğ edilerek ve sözlü yargılamada taraflara son sözleri sorularak hükmün açıklanması gerektiği- Davacının tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğu-
Kesin sürede bildirilmeyen delillere dayanılarak kadının az kusurlu olduğunun kabulü ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte, davalı-karşı davacı kadından kaynaklı geçimsizliği kabule elverişli başkaca da somut sebep ve delillerin tespit edilemediği, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesinde yer alan çekilmezlik ve temelden sarsılma unsurunun erkeğin davasında gerçekleşmediği, bu durumda, erkeğin davasının reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı- Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat ile nafakaların miktarlarının uygun olduğu ve erkeğin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddi gerekeceği-
324 ada 1,2 ve 3, 332 ada 7,8 ve 13, 333 ada 23 ve 4 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/40 payının vekalet görevini kötüye kullanılarak vekil davalı Şükri tarafından diğer davalılar O. ve N.’ye devredildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının payı oranında iptali ile adına tescil, olmazsa tazminata-
Davacı vekili tarafından mahkemece alınan bilirkişi raporunda alacağın daha fazla hesaplanması üzerine ilk kararda hüküm altına alınan tutar dışında kalan bakiye kısmın tahsili için davalı aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali istemiyle açılan ve diğer ek davanın, mahkemesince her iki dava arasında hukukî ve fiili irtibat bulunduğu, davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyeceği gerekçesiyle birleştirilmesine karar verilerek bu dosya arasına gönderildiği, ancak; mahkemece gerekçeli karar başlığında birleşen davaya ilişkin bilgilere yer verilmediği gibi, birleştirilen dava ile asıl davanın birbirinden bağımsız olduğu, bağımsızlığını koruyan her bir dava hakkında ayrı ayrı yargılama yapılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin direnme kararı verilmesinin hatalı olduğu- Bozmadan sonra birleştirilen dava hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine dair önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı karşı davalı erkek, dava dilekçesinde tanık deliline dayanmadığına göre, dayanılmamış olan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmayacağı ve bu tanıkların beyanlarının kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan tarafın yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkının (HMK. m. 27) ihlali niteliğinde olduğu-
8. HD. 01.03.2018 T. E: 2017/7079, K: 3060-
Tazminat davası-
Öncelikle asli katılma dilekçesinin eldeki davanın taraflarına tebliğ edilmesi ve dava konusu taşınmazın değeri belirlenerek bu miktar üzerinden nisbi tarifeye göre noksan harcın ikmal ettirilmesi, ondan sonra müdahilin iddiasının araştırılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken asli müdahale dilekçesi tebliğ edilmeden, keşfen değer saptanmadan ve harç tamamlatılmadan eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi asli müdahil ...'ın açtığı davada diğer davanın taraflarının zorunlu dava arkadaşı olarak birlikte davalı olarak bulunması gerekirken birisinin davacı birisinin davalı olarak yazılması ve asli müdahilin isteği bakımından olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu- Asli müdahil vekili 18.07.2012 tarihli dilekçe ile vekillikten istifa ettiğini mahkemeye bildirdiği ve daha sonraki duruşmalara katılmadığı ancak asli müdahile çıkarılan davetiye bila tebliğ döndüğü halde mahkemece istifa dilekçesinin asli müdahile tebliğ edilmemesi nedeniyle dava hakkının kısıtlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Eldeki dava bedele dönüşmekle birlikte dava konusu takip dosyası kesinleşmediğinden, borçlu aleyhine açılan itirazın iptali davası derdest olduğundan ve İİK'nun 281/2 maddesi kapsamında dava şartları yönünden yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmediğinden davalı 3. kişinin malvarlığı üzerine konulması istenen ihtiyati haciz talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.