Boşanma davalarında ön inceleme aşaması tamamlanana kadar delil bildirmeyen tarafın, karşı tarafın açık muvafakati olmadan tahkikat aşamasında kendi delillerini sunamayacağı-
Ön inceleme duruşmasında dava nihai olarak karara bağlanmayıp tahkikat aşamasına geçilirse; davalının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 147. maddesi gereğince tahkikat duruşmasına davet edilmesinin zorunlu olması gerekeceği-
Ön inceleme duruşması yapılmadan tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar belirlenmeden taraflardan tanıklarının isim ve adreslerini göstermeleri de beklenemeyeceği-
Tahkikat duruşmasına çağrı davetiyesinin, ya aynı adreste Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi ya da yerleşim yeri adresinin nüfus müdürlüğünden sorulup tespit edilerek, yerleşim yeri adresine gönderilmesi, tebligatın bu suretle sağlanması gerekeceği-
Kadın tarafından açılan birleşen davada, erkeğe dava dilekçesi tebliğ edilip, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ve ön inceleme duruşması yapılmadan dosyanın birleştirildiği, birleştirme kararı ile dosyanın gelmesinden sonra da, bu eksiklik tamamlanmadığı gibi, taraflara birleşen davaya ilişkin olmak üzere delil sunma imkanı tanınmadan bozma sonrasında yapılan 26.05.2016 tarihli ilk duruşmada kadın tarafından açılan tazminat davasının kabulüne karar verildiği, açıklanan bu hususun davacı- karşı davalı erkeğin savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatası olduğu-
Mahkemece; dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
TBK.'nun 19. maddesine (muvazaa nedenine) dayalı tasarrufun iptali davalarında borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş ve davacının alacağının 'gerçek bir alacak' olması gerektiği- Davanın TBK.'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı olduğu iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- TBK.'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amacın, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemelerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamak olduğu-
Davalı erkeğin tahkikat aşamasında verdiği dilekçesi ile manevi tazminat talep ettiği, davacının bu talebe açık muvafakati olmayıp, usulüne uygun ıslahın da yapılmadığı, bu halde, davalı erkeğin talep ettiği manevi tazminat talebi ile ilgili olarak "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın sözleşmesini feshinin, istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği- Davalı asilin; sözleşmesini, imza ve içeriğine itiraz etmediği istifa dilekçesi ile sonlandırmış olduğu, istifasının haklı nedene dayandığını ispatla yükümlü olduğu; ispatın, davalının yasal süresi içerisinde davaya sunacağı cevap ve bildireceği deliller ile mümkün olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.