Mahkemenin, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağı-
İhtiyati tedbir kararı verilmesine dair talebin reddine ilişkin kararın, HMK. mad. 391/2 uyarınca gerekçeli şekilde yazılması gerektiği-
Davalı yapılan ödemelerin sosyal devlet ilkesi uyarınca yapıldığı, salt ikamet değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle davacı kurumun aylıkların iadesini istemesinin anılan ilkeye aykırı düşeceği-
Davacının ayıp iddiası ile ilgili olarak alacak isteminde bulunduğu, bu durum için yasanın tacire 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süresini getirdiği, ancak özel bir şekil şartı da aranmamakla birlikte ihbarda sürelere uyulup uyulmadığı hususunda genel ispat kurallarının geçerli olacağı, somut olayda ise davalı cevap dilekçesinde açıkça malların ayıplı olduğu iddiasının davacı tarafça dile getirildiğini fakat kendilerinin bu istemi yerinde görmediklerini beyan etmiş olup bu ikrar karşısında davacının ihbarın süresiyle ilgili herhangi bir ispat vasıtası sunmasına gerek bulunmadığı, bu doğrultuda mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilip işin esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta mahkemece davalı yararına ortak alanlardaki eksik işlerden kaynaklanan bedele hüküm kurulurken arsa sahiplerinin sadece payları oranında talepte bulunabilecekleri nazara alınarak buna göre hesaplama yapılması gerekirken davacı aleyhine fazla bedele hükmedilmesinde isabet görülmediği-
Davalının asıl işi konut üretmek ise de, bu durumun işi yükleniciye gördüremeyeceği anlamına gelmediği- Somut davada, konut inşaatı işinin çevre düzenlemesi dahil tümüyle davalı şirkete ihale edildiği, işin bölünerek verilmesi söz konusu olmadığı gibi, kendisinin bu işte işçi çalıştırmadığı; işin sözleşme ve ekleri ile fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp yapılmadığının denetimi için personel bulundurmasının 'asıl işveren' olduğu sonucunu doğurmayacağı, denetim yetkisini aşan ve işveren olarak kabulünü gerektiren yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle davalının 'ihale makamı' olduğu-
Bayilik sözleşmesine aykırılık nedeniyle cezai şart istemi-
Kural olarak sözleşmeye aykırılığın kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı ancak kişinin ruhsal bütünlüğünü bozacak nitelik ve ağırlıktaki aykırılıkların manevi tazminat sorumluluğunu doğuracağı-
Uyarlama-Alacak-Tazminat-
Davasını açarken, aynı sözleşmeden kaynaklanan ve miktarları çekişmesiz olan alacağı ile borcu arasında mahsup işlemini bizzat yapan ve böylece mahsup iradesini davadan önce ortaya koymuş olan idarenin (birleştirilen davanın davacısının), birleştirilerek görülen eldeki dava sırasında ayrıca mahsup talebinde bulunmasına gerek olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.