Kira sözleşmesinin feshi-
Davacı tarafından keşide edilen ihtarnameye rağmen akde aykırılık giderilmediğinden davanın kabulü ile davalıların tahliyelerine karar verilmesi gerekeceği-
Dava, eser sözleşmesinin feshi nedeniyle iki ihale arasındaki fark ve gecikme cezasının tahsili istemine ilişkin olup, menfi zararın (kaçırılan fırsat) yüklenicinin sözleşmesine göre yapımını üstlendiği halde yapmadığı işin makul süredeki yeniden yapım bedeli ile sözleşmenin yapıldığı tarihte kendisinin sözleşme ilişkisine bağladığı teklife en yakın alınabilecek teklif fiyatı arasındaki farktan ibaret olduğu-
Dosya ile ilgili karar verildikten sonra imar barışı olarak da nitelendirilen 7143 sayılı Kanun'un 16. maddesine göre kaçak yapılarla ilgili bir düzenlemeye gidilmişse de, dosyadaki yazılardan ve davalı beyanlarından da anlaşılacağı üzere İmar barışı olarak da nitelendirilen 7143 sayılı Kanun'un 16. maddesi gereğince ruhsata ve imara aykırılıkların giderilmesi konusunda davalı tarafça müracaat yapıldığına göre mahkemece anılan mevzuat uyarınca yapılan müracaatın sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Alacak davası-
Tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün, kiracıya ait olduğu, kiracının, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamaması halinde, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunması gerektiği-
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen ücret farkı alacağının bulunup bulunmadığı hususundadır...
Kronik psikoz ve akıl hastası tanılı, tam ehliyetsiz(tasarruf ehliyeti bulunmayan) kısıtlı kimsenin banka ile kredi kartı sözleşmesi imzalaması fakat kredi kartı borcunu ödememesi halinde hakkaniyet elverdiği takdirde diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade edecek olmasına duyduğu güven nedeniyle oluşan zararından sorumlu olduğu-
Mahkemece, borçluların borca itirazı kısmen kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin borçlular yönünden kabul edilen miktar yönünden durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerektiği-
Davacılar genel kurula çağrılmadıklarını ileri sürerek genel kurul kararlarının iptali istemişler ise de, genel kurulun toplantıya çağrılmayan kişilerin toplantı ve karar nisabını etkilemediği, toplantıya 128 kişinin katılıp kararların oy birliği ile alındığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.