Takibe dayanak ilama konu davada, davacı "davalı şirketin yazılımını yıllardır kullandıklarını, ancak artık ihtiyaçlarını karşılamadığı için yeniden sözleşme yapmadıklarını, davalının geçmiş verileri kullanmaya izin vermediğini belirterek müdahalenin önlenmesini," talep etmiş olup, "olumsuz müdahalenin önlenmesine" karar veren ilamın şahsın hukukuyla ilgili olduğu ve tarafların hukuki durumlarında, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratacak nitelikte olmadığı anlaşıldığından icrası için kesinleşmesi şartı bulunmadığı-
İpoteğin para çevrilmesi yolu ile takibin, ipotek veren üçüncü kişi ve asıl borçlu hakkında yapılabileceği, taşınmazı takipten önce satan hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılamayacağı-
Ancak kesinleştikten sonra takibe konulabilecek olan bir ilamın, takip tarihinden sonra kesinleşmiş olmasının takibin iptalini önlemeyeceği–
Davaya konu bononun kanunen emre yazılı olduğu anlaşılarak ve ciro ile devre konu olması nedeniyle davacının ödeme niteliğindeki şahsi defisini temlik cirosu ile seneti alana ileri sürmesinin mümkün olmadığından itiraz davasının reddine karar verileceği-
Bir dava, davanın temeli olan uyuşmazlık konusu olayın meydana geldiği değil, uyuşmazlığın yargı önüne getirildiği tarihteki yargılama kurallarına tabi olacağından yargılama sırasında yargılama kuralları değişirse, o noktadan itibaren kural olarak yeni kuralların ve yeni usul hükümlerinin ne zaman yürürlüğe gireceği kanunda açık olarak düzenlenmişse, bu düzenlemeye göre yeni usul kurallarının zaman bakımından uygulanacağı-
Hükmün içeriğinin aynen infazı gerekeceği-
İlk takipte ödeme emri tebliğ edilememiş ise de yeniden ödeme emri tebliği istenilip takibe devam olunması olanaklı olup, bu durumda birinci takipten açıkça feragat edilmeden yapılan ikinci takibin mükerrer olacağı-
Takibe dayanak 22.05.2008 tarihli ipotek senedinde “...nolu meskenin tamamı, .... adına kayıtlı iken; bu defa adı geçenin bizzat ...ndan aldığı 68.000,00 TL bedelle 1. dereceden faizsiz ve 25.08.2008 süreye kadar ipotek” tesisi edilmiş olup anılan ipoteğin açıklanan bu hali ile karz ipoteği niteliğinde olduğu, söz konusu 25.08.2008 tarihinin ipoteğin paraya çevrilmesi için azami süre olmayıp, borcun ödenmesi için verilen vade tarihi olduğu, bir başka anlatımla alacaklı, anılan süreye kadar takip yapamayacak, sürenin dolmasından itibaren ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip hakkının doğmuş olacağı-
Takibe konu senedin, teminat olarak verildiğinden bahisle borçlunun itirazı kabul edildiğine ve dolayısıyla borca itirazın esasına girilmediğine göre; İİK'nun 169/a-6. maddesinin açık hükmü gereğince, alacaklının tazminat ile sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, o halde; İlk Derece Mahkemesi’nin şikayetin kabulüne ve tazminat isteminin reddine yönelik kararı yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nce borçluların da istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra dairesindeki kefaletin, on yıllık zamanaşımına bağlı olduğu (bu konuda Borçlar Kanunu’ndaki kefaletle ilgili hükümlerin uygulanamayacağı)–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.