Kredi sözleşmesinde belirtilen yabancı para alacağının Türk parası karşılığının «takip talebinde» gösterilmemiş olmasının, İİK’nun 58/3. maddesine aykırı olacağını, kamu düzeniyle ilgili bu durumun re’sen (doğrudan doğru-ya) gözetilmesi gerekeceği—
Takibe konu ipotek, bireysel finansman kredisi alacağının teminatı olarak düzenlenmiş olup, bireysel finansman kredisi bir tür tüketici kredisi olmakla ipotek alacağının varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı Tüketici Kanununa tabi olduğundan ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yapılamayacağı, ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip yapılması ve borçluya İİK'nun 149/b maddesi uyarınca ödeme emri tebliğ edilmesine engel bir durumun olmadığı-
dava dilekçesinde imzaya itirazın ileri sürülmediği, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı bulunduğu, takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının ise hangi ilişkinin teminatı olduğunun senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile İspatlanmasının gerektiği, senedin ön ve arka yüzünde senedin teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığı gibi davacı tarafça bu hususta yazılı belge de sunulmadığı, öte yandan davacı tarafın senedin bir bölümünde teminat senedi olduğuna dair ibarenin bulunduğunu ancak bu kısmın kesilmiş olabileceğini ileri sürmüş olmasının da tahrifat iddiası olup senedin tahrifat öncesinde (bir bölümü kesilmeden önce) üzerinde teminat ibaresi olduğunu gösterir delil (senedin iddia edilen tahrifat yapılmadan önceki örneği gibi) sunulamadığı, davacının ödemeye ilişkin iddialarının ise senede yönelik olmayıp, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olduğu, İİK.'nin 169/1-a maddesi kapsamında bir ispatın varlığından söz edilemeyeceği ve yine senedin içeriğinin davalı tarafça sonradan doldurulduğu ileri sürülmüş ise de, bu hususta yazılı bir delil ibraz edilemediği gerekçesiyle mahkemece 'borçlunun tüm itirazlarının/şikayetlerinin sebeplerinin reddine' karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı-
Şikayetçi borçlu tarafından her ne kadar ilamda hükmedilen maddi ve manevi tazminat alacağına işletilen faiz miktarının fahiş olduğu iddia edilmiş ise de; takip talebi ve icra emrinde talep edilen maddi ve manevi tazminat alacağı yönünden faizin başlangıç tarihi gözetildiğinde işlemiş faiz miktarında herhangi bir fazla talep olmadığı görülmekle beraber, ilamda alacaklı lehine hükmedilen vekalet ücreti alacağının ilgili yasa hükümlerine göre kararın kesinleşme tarihinde muaccel hale geleceği nazara alınarak kesinleşme tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapılması gerekeceği-
Keşide yerinde “K.YAKA” yazılmış bulunan belgeye dayanılarak –bu belge “çek”niteliğinde olmadığından- kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılamayacağı-
Dairemizce yapılan Uyap sorgusunda, ilgili mahkemenin yetkisizlik kararlarının taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 17.02.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunması geçerli olmakla birlikte yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra dosyasının yetkili yere gönderilemeyeceği, gönderilmesi halinde ödeme emrinin iptali gerekeceği, o halde, bölge adliye mahkemesince, yetki itirazına ilişkin kararlar kesinleşmeden dosyanın yetkili yere gönderilmesine karar verildiği açık olduğundan muteriz borçlular hakkındaki ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcra emrinin tebliği üzerine borçlunun yedi gün içinde dilekçe ile İcra Mahkemesi'ne başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği, itfa veya imhal iddiası yetkili mercilere re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya İcra Mahkemesi'nde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılacağı-
Yabancı ülkede düzenlenen vekaletlerin, o ülkenin yetkili makamınca tasdik edilmelerinin yeterli olacağı (ayrıca, diplomasi veya konsolosluk temsilciliklerince tasdiklerine gerek bulunmadığı)–
Kural olarak, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin “rehni veren” hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçemeyeceği ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tâbi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, bu düzenleme asıl borçlu içn getirilmiş olup, kefiller hakkında uygulanmayacağı-
Alacaklı tarafın senet metni ön yüzünde taraflarca belirlendiği iddia olunan tanzim tarihinin sehven Türk Lirası yazılı bölümünün altında yer aldığı, ancak bu tarihin tanzim tarihi olduğu yönündeki iddiasına, senette bu tarihin açıkça tanzim tarihi olduğu belirlenemediğinden itibar edilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.