Senette «keşideci», «lehtar» gibi bir sıfatı bulunmayan ve ciro sıralamasında da adı ve imzası bulunmayan kişinin senet bedelinden dolayı sorumlu tutulamayacağı—
Borçlunun yetki itirazı kabul edildiğine göre, bu kabul kararı ile takibin durmuş olacağı ve duran takipte de (yetki itirazının kabulüne karar verildiği tarihten itibaren) zamanaşımının işlemeyeceği- Takip tarihi ile yetki itirazının kabulüne karar verildiği tarih arasında 6 aylık zamanaşımı süresi de dolmadığından mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazının reddi gerektiği-
İcra mahkemesince; alacaklı-kiralayan tarafından ödeme emrine itiraz etmiş olan borçlu-kiracı hakkında “itirazının kaldırılması” istenmeden, tahliyeye karar verilemeyeceği-
Vekile verilen vekaletnamenin kapsamının, vekile “ticari mümessil” sıfatını kazandıracak nitelikte olmaması ve “kambiyo senedi düzenleme yetkisi” içermemesi halinde, vekilin düzenlediği bonodan, vekilin şahsen sorumlu olacağı-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda “senetteki imzanın borçlunun elinden çıktığının kabulü mümkün görülmemiştir “şeklinde görüş sunulmuşsa da, mukayeseye esas alınan belgelerin tamamının senedin tanzim tarihinden sonrasına ilişkin belgeler olduğu, bu nedenle bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli olmadığı- Alacaklının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi değerlendirilerek dilekçesinde belirttiği belgeler toplanıp yeniden rapor aldırılarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Takip konusu bononun zamanaşımına uğradığının -borçlunun bu konudaki itirazı üzerine- saptanması halinde, «zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği- «Zamanaşımına uğramış olan bononun adi senet sayılacağından, on yıllık zamanaşımı süresinin de geçtiğinden bahisle takibin iptaline» karar verilemeyeceği—
İhtiyati tedbir kararında, "icra takibi yapılmamasına veya yapılacak takiplerin iptaline" ilişkin bir hüküm mevcut olmayıp, yapılan ve yapılacak tüm takip işlemlerinin "durdurulmasına" karar verildiği anlaşıldığından; mahkemece, alacaklı tarafından başlatılan icra takibinin iptali yerine "durdurulmasına" karar verilmesi gerektiği, daha önce borçlunun başvurusu üzerine, icra müdürlüğünce bu tedbir kararı dikkate alınarak takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşıldığından, "takibin iptali" isteminin reddi gerektiği-
Alacaklı vekilinin alacağın ödenmesine ilişkin başvurusunun borçlu Kurum’a tebliğ edildiği tarihe göre, alacaklının 30 günlük süre geçtikten sonra takip başlattığı anlaşıldığından, 2577 sayılı Kanun'un 28/2. maddesi gereği 30 günlük süre geçmeden icra takibi yapıldığı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde, mahkemenin artık bu uyma kararı ile bağlı olduğu, bu durumda; mahkemece; öncelikle bozma ilamı doğrultusunda tebligat tarihinin düzeltilmesine karar verilerek yetki itirazının incelenmesi gerektiği, yetki itirazının yerinde görülmemesi halinde ise borca itirazın incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Teminatın yatırıldığı ihtiyati hacizle ilgili ticaret mahkemesi dosyası ve dayanak ilamdaki tazminat ve yargılama gideri alacaklarına konu, icra dosyası getirtilerek tarafların ve dayanak bononun aynı olup olmadığının belirlenmesi, aynı olduğunun belirlenmesi halinde, nakit olarak dosyaya yatırılan teminatın tarafları arasında aynı alacaktan kaynaklanması nedeniyle haksız takipten dolayı hükmedilen alacaklar için haczinin mümkün olduğu gözetilerek karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.