Ticaret mahkemesince, iflasın ertelenmesi talebi üzerine önce “borçlu hakkında takip yapılmamasına ve yapılmış takiplerin durdurulmasına” karar verilmiş sonra da “iflasın ertelenmesine” karar verilmişse, icra mahkemesince “borçlu hakkında yapılmış olan takiplerin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
3. kişinin, taraf olmadığı icra takibinin ve bu dosyada borçlunun mallarına konulan haczin kaldırılmasını isteme hakkı bulunmadığı, bu konudaki talebin ileride “sıra cetveline itiraz” davası/şikayeti olarak ileri sürülebileceği-
Hem takip talebinde hem de ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığının gösterilmediğinin anlaşıldığı, takip talebindeki ve ödeme emrindeki bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, mahkemece de, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulması gerekeceği, o halde mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlamda bozmadan önceki ilama yollama yapılarak daha önce lehine avukatlık ücreti takdir edildiğinden yeniden takdirine yer olmadığına ve 1/d fıkrası ile de bozmadan sonra yapılan yargılama giderlerinin davalıdan ayrıca tahsiline karar verildiği, hal böyle olunca kararının hüküm bölümünün 1/h fıkrasında belirtilen avukatlık ücreti ve 1/ı fıkrasında hüküm altına alınan yargılama gideri yönünden alacaklı tarafça borçlu aleyhine icra takibi yapılmasında bir engel olmadığı-
«İlamın kesinleşip kesinleşmediği» hususunu icra müdürünün kendiliğinden gözetmeyeceği–
665 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun'un bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararname ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın Bölge Müdürlükleri'nin Türkiye İş Kurumu'na devredildiği, Türkiye İş Kurumu Kanunu'nun 20. maddesine göre de bu kanuna göre kesilen idari para cezalarının genel esaslara göre tahsil edileceği hükmü uyarınca takibin İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca yapılabilir hale geldiği anlaşıldığından, davalının kendisine tebliğ edilen idari para cezasında gösterilen takip yolunun 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre olması nedeniyle takip yoluna yönelik itiraz etmesinde haksız kabul edilemeyeceği nazara alınarak İİK 67/2. maddesi uyarınca davalının icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığı-
6102 sayılı TTK'nun 808/1-b maddesi gereğince; çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edildiğinin (ibraz günü de gösterilmek suretiyle) çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla tespit edilmesi gerekeceği- Bu düzenlemeye göre çekin ibrazı katı şekli kurallara bağlanmamış, muhatap banka tarafından ibraz tarihinin yazılmış olması gerektiğinin belirtilmiş olduğu-
Davalı, azil ile geçersiz hale gelen vekaletnameyi onaylattırmak sureti ile muris lehine olan ipoteği terkin ederek, aynı gün kendisi lehine ipotek tesis ettiğinden, ipotek terkin edilirken de ipotek borcunun ödendiği belirtildiğinden, davalı, muris babasının isteği üzerine, bedeli ödenen ipotek kayıtlarını kaldırdığını savunduğundan, bu halde; mahkemenin kabulünün aksine, ispat yükü davalıda olup ipotek bedelinin tahsil edildiğinin davalının kanıtlaması gerektiği-Davalının savunmasına ve tanık beyanlarına itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, zararın kapsamının belirlenmesinin ve varılacak sonuca göre hüküm kurulması için kararın bozulmasının gerekeceği-
Alacağın aslı için yapılan takip sırasında «faiz» istenmemiş olması halinde, asıl alacak tahsil edilinceye kadar, faizin ayrı bir takip konusu yapılamayacağı–
İcra dosyasındaki borca mahsuben yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan düşülmesi gerekeceği, bunun için alacaklının talepte bulunmasına gerek bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.