Olumsuz tesbit davası sonucunda, davacının haklı olduğu anlaşılsa dahi mahkemece «davacının davalıya borçlu olmadığının tesbitine» şeklinde karar verilmesi gerekeceği, bunun ötesinde «yapılmış olan icra takibinin de iptaline» karar verilemeyeceği–
Takip konusu bono, kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediğinden mahkemece, itiraz eden gerçek kişi borçlu yönünden İİK'nun 170/a. maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Bono bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunacağı- Senet metninde ödeme miktarının yazı ile “birmilyonaltıyüz” rakamla “1.600.000“ yazıldığından, borca itirazın kısmen kabulü ile 599.400,00 TL ve bu kısma işlemiş faiz yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
Takip talebinde bulunulması ile bononun bağlı olduğu üç yıllık zamanaşımı süresinin kesilerek, yine aynı süreli zamanaşımının işlemeye başlayacağı-
İtirazın iptali davası bozma kararına uyularak-
HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelenmesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği, ancak kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetilebileceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman bilirkişi tarafından, incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak hazırlandığı, raporun fotoğraflarla da desteklendiği, bu hali ile bilirkişi raporunun hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, bilirkişi incelemesi sonucunda takibe dayanak bononun 500,00 TL bedelli olmasına rağmen tahrifat yapılarak 500.000,00 TL'ye dönüştürüldüğünün anlaşıldığı, mahkemece söz konusu rapor doğrultusunda sonuca gidilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İİK'nın 169/a-6.maddesinde borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükmünün düzenlendiği, lehtar alacaklı tarafından keşideci borçlu hakkında başlatılan takipte 169/a-6. maddesi gereğince davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
İflasın açılmasının, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durduracağı, iflas kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceği, iflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı 1. fıkradaki takiplerden hiçbirinin yapılamayacağı-
Takip dayanağı ilamda müşterek ve müteselsil olarak sorumluluklarına hükmedilen borçlular hakkında usul ekonomisi gereğince ilk başlatılan takip dosyasında takip imkanı varken mükerrer isteklere neden olacak şekilde ikinci bir takip başlatılması doğru olmayıp, bu hususa ilişkin mahkemenin gerekçesi isabetli ise de; mahkemece, ilk başlatılan takip dosyasından ek takip talepnamesi düzenlenmek suretiyle takibe devam olanağı bulunduğu gözetilerek, alacaklı tarafından ikinci kez açılan takibin iptali ile yetinilmesi gerekirken, her iki takibin de iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçluya İİK’nun 68a/V maddesinde yazılı meşruhatı içeren davetiyenin borçlu şirket temsilcisine gönderilmeden karar verilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.