Dava dilekçesine ekli belgelerden davacıya zorunlu mali sorumluluk sigortalı, davalıya ait aracın 138 promil alkollü şekilde işyerine çarparak hasar verdiği anlaşılmış olup, dava dilekçesinde davalı tarafa ait araç sürücüsünün alkollü seyri ile sebebiyet verdiği kaza sonucu dava dışı işyeri sahibine ödenen maddi zararların davalıdan rücuan tahsili istendiğinden davacı tarafın tazminat isteminin sözleşmeye dayanmakta olduğu ve olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiği anlaşılmakla ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle talebin kabulü gerektiği-
Aile fertleri için çıkarılan pasaportların zamanında teslim edilmemesi sebebiyle uçak biletlerinin iptal edildiği uyuşmazlık için açılan maddi manevi tazminat davasında, davalı PTT müdürlüğünde çalışan memur hakkında yapılan disiplin soruşturması evrakında geç teslim sebebiyle davalı tarafın mağdur edildiğinin belirtildiği, belirsiz süreçte davacıların mecburen uçak biletlerini iptal ettirdiği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin 6.000 TL bakımından kabulü, davacılardan birinin özellikle burs ve sağlık problemleri sebebiyle ABD'ye gitmek istediği, davacı tarafın ailece hazırlıklarını yaptığı, yaşanılan olay sebebiyle bütün planlarını iptal ettirmek zorunda kaldığı ve davacının bursunun yandığı gerekçesiyle manevi tazminatın kısmen kabulü gerektiği-
İİK. 67 ve 72. maddelerden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin istinaf kanun yolu başvurularını inceleme görevinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 12, 13 ve 14. Hukuk Dairelerine ait olduğu-
Tazminat davası-
İdarenin (belediye başkanlığının) hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı, idareye karşı, idari yargı yerinde "tam yargı davası"nın açılması gerektiği- Görev sorununun açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınacağı- Mahkemece, davalı belediye hakkında görev yönünden dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi-
Ayıbın giderilmesi bedeli yanında bağımsız bölümlerde meydana gelen değer kaybının da hüküm altına alınmasının usul ve yasaya uygun olduğu-
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların, TBK hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplandığı, kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemelerin, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilip, zarar veya tazminattan indirilemeyeceği, hesaplanan tazminatın; miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılıp, azaltılamayacağı- Somut olay değerlendirildiğinde; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 s. TBK'nın 55. maddesinin emredici hükmünün kamu düzenine ilişkin olduğu, gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanması gerektiği, kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği dikkate alındığında eldeki davada bozma kararına uyulmakla davalılar yararına usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumun bulunduğu-
Geçerli sözleşmenin ifasının imkânsız hâle gelmesi nedeniyle sözleşmeye konu taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemiyle açılan dava yönünden, sözleşme çerçevesinde ödediği bedelin kendi talebi üzerine davacıya iade edilmiş olması ve bu ödeme sırasında herhangi bir ihtirazî kayıt konulmaması durumunda, dava konusu borcu sona erdiğinin kabul edileceği- "Son içtihatlarda hak sahiplerine taşınmazın rayiç değerinin ödenmesi gerektiğinin kabul edildiği, davacıya sözleşmenin geçersiz olduğu şeklindeki bir kabulle sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ödediği bedelin iadesi yönünde yapılan ödemenin taraflar arasındaki borç ilişkisini tümüyle sona erdirmediği, davalının geçerli sözleşmenin kendi kusuruyla ifasını imkânsız hâle getirmesi nedeniyle davacıya karşı taşınmazın rayiç bedeli nispetinde sorumluluğunun devam ettiği, davacının sözleşmeyle ödediği bedelin kendisine iade edilmesi yönündeki başvurusunun ibra niteliği taşımadığı, sözleşmeye dayalı olarak gerçek zararın tazminini isteyen davacının kısmî ödeme sırasında ihtirazî kayıt sunmamış olmasının davalıyı borç yükünden kurtarmayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Alıcıya ihale edilen taşınmaz bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise, "ihalenin kesinleşmesi üzerine" alıcının, icra dairesine başvurarak üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebileceği- Davacının yer teslimine yönelik bir talebi bulunmadığı gibi taşınmazın işgal edildiğine dair de bir iddiası bulunmadığından, davacının taşınmazı kiraya vermesinde de bir engel olmadığı ve kira kaybına yönelik zararı bulunduğundan da bahsedilemeyeceği- İİK. mad. 5 gereğince, icra memurunun bir kusuru bulunmuyor ise Adalet Bakanlığı’nın da bir sorumluluğunun olmadığının kabul edileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.