İtirazın iptali davasından usulüne uygun bir itiraz olup olmadığının tespiti gerektiği- Davalı borçlu şirketin tasfiye halinde olduğu ticaret sicil gazetesi örneğinden anlaşıldığından, dava dilekçesi ve karar tebliğinin tasfiye memuruna yapılması gerektiği-
6183 sayılı Kanuna dayanılarak açılan tasarrufun iptâli davalarında, "iptâl kararı" verilebilmesi için, davacı idarenin kamu alacağının, "dava konusu tasarruftan önce" doğmuş olması gerekeceği–
Somut olayda bozma ilamında belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında şirket yetkililerinin söz konusu borçtan sorumlu olduklarının iddia ve ispat edilemediği, ayrıca kamu alacağına konulan ihtiyati haczin henüz kesinleşmediği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Vergi dairesinin, borçlu şirketin ortak ve yöneticilerinin sorumluluğuna gidebilmesi için, borçlu şirket hakkında takip yapmış olması, şirketin aciz halinde olması ve alacağın şirket malvarlığından tahsilinin mümkün olmadığının belirlenmesi ve bundan sonra, şirket ortak ve yöneticileri hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 54. maddesi uyarınca takip yapılarak, ortak veya yöneticilerin malvarlığına haciz uygulaması gerekeceği-
Fona devredilen bankaların alacakları 6183 sayılı Kanuna göre tahsili gerekmekte ise de, bu bankaların alacaklarının sıra cetvelinde «imtiyazlı alacak» olarak yer alacağına dair özel bir düzenleme bulunmadığı—
Kesinleşmiş kamu alacaklarının iflas idaresini bağlayıcı nitelikte olduğu-
Nafaka alacağından dolayı konulan haczin, kamu alacağından dolayı konulan ilk hacze katılamayacağı—
İcra Mahkemesinde Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece verilen ilk kararda borçlunun diğer şikayet nedenleri, kabul edilmiş alacaklının sadece icra vekalet ücretinin maktu değil nispi olması gerektiği gerekçesiyle yaptığı temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtayın ilgili dairesinin icra vekalet ücretinin nispi olması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verdiği; diğer şikayetler hakkında verilen karar temyiz edilmeyip bozma kapsamı dışında kaldığından mahkemenin, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz oranı uygulanması ve 750,00 TL ilam vekalet ücreti yönündeki kararlarının kesinleştiği; bozma sonrası verilen kararda bu husus dikkate alınmadan, tüm şikayet sebeplerinin reddi anlamına gelecek şekilde davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir...
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.