Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmadığı, davalı üçüncü kişinin kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
4 nolu mesken yönünden katkı payı alacağı isteği-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Davacı alacaklı banka 2012 ve 2014 tarihlerinde kredi sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kullandırdığına göre, kredi sözleşmelerinin yapıldığı ve kredinin verildiği tarihler itibariyle borcun doğmuş olduğu, dolayısı ile borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olduğu- İcra müdürlüğü tarafından borçlunun adresinde yapılan hacizde 'haczi kabil mal varlığı bulunmadığı' haciz tutanağına yazılmış(ki bu belge İİK 105.maddesi uyarınca geçici aciz vesikası niteliğindedir), icra dosyası içeriğinden de başka menkul gayrimenkul mal varlığının bulunmadığı belirlenmiş olduğundan, aciz vesikası bulunmasına ilişkin ön koşulun da gerçekleşmiş olduğu-
Uyuşmazlığa konu edilen eşyaların iddia ve savunmalar doğrultusunda alım tarihleri ve nitelikleri ile yıpranma durumları, parasal değer taşıyıp taşımadıkları ve miadlarının dolup dolmadığı hususlarının belirlenerek karar verilmesi gerekeceği-
3. HD. 11.09.2018 T. E: 3828, K: 8283-
Borca batık bir şirketin ıslahının mümkün olup olmadığının bilirkişice tespit edildiği, bilirkişi raporuna göre şirketin borca batık olmadığı ve aktifinin pasifinden fazla olduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle; şirketin iflasına hükmedilmesi kararı yerine, sadece iflasın ertelenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazası nedeniyle kazanç ve değer kaybı istemi-
Vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı, vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamayacağı, ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının, Medeni Kanun'un 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği, söz konusu yasa maddesinin buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulmasının zorunlu olduğu, aksine düşüncenin kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olacağı, oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyetin korunmadığı, daima mahkum edildiği, nitekim uygulama ve bilimsel görüşlerin bu yönde geliştiği ve kararlılık kazandığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.