Borcun ikrarı borçlunun tek taraflı işlemi olup, borçlu fikrinin beyan ve ihzarı olduğu, ikrarın hukuki muameleye benzeyen hukuki bir fiil olduğu, borcu ikrar eden kimsenin medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmasının gerekeceği, çok defa sonuçlandırıcı bir vakıadır ki bu vakıadan borçlunun kendi borcunun varlığına inandığının anlaşılacağı, borçlunun müphem (belirsiz) bir beyanının, örneğin borcu ikrar etmek üzere davet edilen bir borçlunun işi inceleyeceğini, bilgi alacağını söylemesinin ikrar olmayacağı, borçlunun borç miktarını kabul etmemekle birlikte borcun varlığını kabul edebileceği, borçlunun bu irade beyanını alacaklıya karşı yapması gerekeceği, borçlunun defterine borcun kaydedilmesinin ikrar anlamında olmayacağı, alacaklıya yönelmiş irade beyanının olması gerekeceği, alacaklının borçlunun irade beyanını üçüncü bir kişi aracılığıyla tesadüfen öğrenmesi halinde alacaklıya borçlu tarafından yönelmiş bir irade beyanının varlığından söz edilemeyeceği, ayrıca zamanaşımından
Satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine-
Davacı ile davalı (öğretmen) arasında ikinci el araç satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde değil, genel mahkemelerde görülmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı, dava, 20.01.2014 tarihinde 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığına göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalara (bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödenir) ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK.nun 23/2. maddesi [şimdi; Yeni TTK. mad. 21/(2)]uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durumun sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceği-
Bozma kararından esinlenerek, bozmadan önce dosyada bulunmayan ve incelenmeyen dava konusu taşınmazın imar durumuna ilişkin Karşıyaka Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nün 03.05.2004 tarihli yazısının getirtilerek incelenmiş olması ve karara gerekçe alınmasının direnme kararını değil, yeni bir hükmün varlığını göstereceği-
Tanıkların beyanlarından; davacı., davalı borçlu ve davalı 3. kişinin birbirlerini tanıdıkları, davalı borçlunun zaman zaman davalı 3. kişiye ait dükkanda da oto alım satımı yaptığı anlaşıldığından, İİK’nun 280/1. maddesi gereğince davalı 3. kişinin, borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı hususu araştırılarak ve tartışılarak sonucuna göre davalı 3. kişi yönünden karar verilmesi gerekeceği- Davalı üçüncü kişinin satın aldığı taşınmazda borçlunun oturması için tefrişatı ile kiraya verdiği davanın dayanağı icra dosyası içerisinde bulunan 2 yıllık kira sözleşmesi ile sabit olduğu, bu halde İİK’nun 280/1. maddesi gereğince davalının borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
İcra takibi sırasında yapılmış bir fiili haciz bulunmadığından, ta­sarruf ise alınan aciz belgesinden geriye doğru 2 yıl içinde kalmadığından, bu ne­denle bedel farkından dolayı iptal kararı verilemeyeceği, ancak davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği- Davacı taraf delil olarak tanıklar da bildirmiş ise de bildirilen tüm tanıklar dinlenmemiş, dinlenen tanıklardan davalılar arasındaki ilişki sorulmamış, yani davalılar arasında arkadaşlık, akrabalık, ticari ilişki veya komşuluk olup olmadığı, üçüncü kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığı irdelenmediğinden, bu durumda mahkemece bedel farkı için hacizden veya mal bulunamaması sebebiyle acizden geriye doğru 2 yıl içerisinde kalmayan dava ko­nusu tasarrufun diğer iptal nedenleri içerisinde kalıp kalmadığına yönelik davacının tanık delili dahil tüm delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kira bedelinin tespiti istemi-
Bozmadan sonra borcun davalı tarafından ödenerek kapatılması halinde, taşınmaz için ödenen bedelin, borç ödemesi olarak yatırılan bedel eklenerek hesap edilmesi gerektiği ve bu durumda ortaya dikey bir bedel farkı çıktığı tespit edilirse, bu taşınmaz yönünden de tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.