Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda..
Tasarrufun iptali davalarında; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak kanıtlanması beklenmez ise de ihtiyati hacize hükmedilebilmesi için mahkemeye asgari somut delillerin sunulması ve bu delillerin mahkemece değerlendirilebilir durumda olması gerekir- Tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre; borçlu ile davalılar arasında yakınlık ve tanışıklık ilişkisi açıklanmadığı gibi, ivazlar arasındaki misli fark ilişkine ait somut bilgi ve iddialar açıklanmadan, yasal mevzuat ve içtihatlar tekrar edilerek açılan davada İ.İ.K.'nın 281/2. maddesi koşulları ile yaklaşık ispat kriterleri sağlanamadığından ihtiyati hacizin reddine dair mahkeme kararında yasaya aykırılık bulunmadığı, yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece konusunda uzman bilirkişiden, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş vergi borcunun da tespiti yapılarak, tasarruf tarihi itibari ile doğmuş olan vergi aslı ve fer'ileri üzerinden iptal kararı verilmesi gerekirken, uzman bilirkişide rapor alınmaksızın, davacının dava dilekçesinde belirttiği dava değeri üzerinden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında, İİK. mad. 283/1 gereğince işlemin alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak iptali ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin verilmesi gerekeceği-
Suça konu tasarrufun iptaline ilişkin dosyanın sonucunun kesinleşmesi beklenilmeden eksik kovuşturma ile kararı verilmesinin hatalı olduğu-
TBK m. 19 gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkin davanın mutlak ticari dava olmadığı, talebin 'taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitine yönelik olduğu', muvazaalı olduğu iddia olunan icra takibinin kambiyo vasfında bonoya dayanmasının da davayı mutlak ticari dava haline getirmeyeceği, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekeceği-
Satışın muvazaalı olduğu (BK. mad. 18, şimdi; TBK. mad. 19) kanıtlandığından, İİK. mad. 283/1 gözetilerek "tapu iptaline gerek olmaksızın" davacının alacağını alabilmesini sağlamak için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm kurulması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Haciz sırasında, borçlunun ödeme taahhüdünde bulunması üzerine, alacaklı vekilinin haciz yapılmasını istememesi halinde, bu durumu belgeleyen haciz tutanağının "aciz belgesi" niteliğini taşımayacağı–
6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Dava konusu taşınmazın davalı üçüncü kişiye devir edildiği tarihteki vergi asıl ve cezaları ile birlikte toplam kamu borcunun belirlenmesi ve bu miktarla sınırlı olarak iptale karar verilmesi gerektiği- 6183 s. Kanundan doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarı maktu olarak belirleneceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.