İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği, bu yasal nedenle iptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- Davacıların alacağının kesinleşmediğinden dolayısı ile davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddesine göre maktu davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
6183 sayılı Kanunun 31. maddesi gereğince "kötüniyetli dördüncü kişiye dava açılmaması veya kötüniyetinin isbatlanamaması halinde, davalı üçüncü kişinin, dava konusu mal, hak ve değeri elinden çıkarmış olması halinde, elinden çıkardığı tarihteki değerini nakden ödemekle yükümlü olacağı–
Tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması gerekeceği-
Muvazaa sebebine dayanan tasarrufun iptali davası süresince, aciz belgesine dayalı alacak için faiz yürütülmesi gerekeceği–
Mahkemece, dosya kapsamından borçlunun borcun doğumundan ve takipten sonra 14.04.2011 tarihinde boşanma davası açtığı, her iki davalının anlaşarak boşandıkları ve aynı gün kararı temyiz etmeyerek kesinleştirdikleri, boşanma protokolü ile dava konusu taşınmazın devrinin kararlaştırıldığı, bu tasarrufun karşılıksız olduğunun anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının yerinde olduğu-
Tasarrufun iptali davasında, mahkemece, davalı-alıcının 'tapuda gösterilen değer dışında gerçek değerin satıcıya ödendiği' yönündeki savunması dikkate alınarak, davalının buna ilişkin banka hesap hareketleri, ödeme dekontları getirtildikten sonra, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bedeli mirasbırakan tarafından ödenen ancak tapusu mirasbırakanın bildirdiği kişi (oğlu, kızı vb.) üzerine çıkarılan taşınmaz hakkında, muris muvazaası sebebiyle tapu iptal davası açılamayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.