TBK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan davada alacaklının aciz vesikası sunma şartı olmadan İİK'nun 283.maddesine göre taşınmazın satışını ve haczini isteyebilmesine olanak tanınması yolunda istemde bulunma ve dava açma hakkı olduğu, bu durumda işin esasına girilerek tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlu ile davalının kardeş olmaları nedeni ile aralarındaki tasarrufun İİK'nun 278/3-1 maddesine göre bağış niteliğinde olup iptali gerekeceği- Davalının akrabalık ilişkisi nedeniyle İİK'nun 280. maddesine göre borçlunun mali durumunu bilebilecek kişilerden olması bunun aksinin de ispat edilememesi nedeniyle de tasarrufun iptali gerekeceği-
Eldeki dava bedele dönüşmekle birlikte dava konusu takip dosyası kesinleşmediğinden, borçlu aleyhine açılan itirazın iptali davası derdest olduğundan ve İİK'nun 281/2 maddesi kapsamında dava şartları yönünden yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmediğinden davalı 3. kişinin malvarlığı üzerine konulması istenen ihtiyati haciz talebinin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
«Mesken» niteliğindeki taşınmaza ilişkin borçlunun tasarrufunun iptâline karar verilmesi halinde taşınmazın mülkiyeti borçluya dönmeyeceğinden, «borçlu» tarafından bu taşınmaz hakkında «haczedilmezlik şikayeti»nde («meskeniyet iddiası»nda) bulunulamayacağı-
Mahkemece borcun ödenmesi nedeniyle davacının hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmadığı- Dosya kapsamından takibe konu edilen alacağın yargılama sırasında tahsil edildiği anlaşılmakta olup, dava açıldığı tarihte borç bulunduğuna göre dava tarihi itibariyla hukuki yararın bulunduğu-
Davalının borçlu şirket ile aynı işkolunda faaliyette bulunan Ltd.Şti ortağı olduğu, anılan şirket yöneticisinin borçlulardan birinin kız kardeşinin eşi olup, üçüncü kişinin ...nin yeğeni olduğu ve borçlu şirket ile aynı adreste faaliyette bulunduğu anlaşıldığından, İİK. mad. 280 gereğince borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi gereken şahıslardan olduğu- İki ayrı iptal davası sonucunda mahkemelerce aynı şekilde hüküm kurulduğundan anılan dosyalardan verilen kararların infazı halinde bu dosya ile tahsilde tekerrür olmamak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği, gerekçede bu husus belirtilmiş olmasına rağmen hükümde bu yönde açıklık bulunmamasının infazda kuşku yaratacağı, bu yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediği, hükmün düzeltilerek onanmasına gerektiği-
Boşanma dava tarihine kadar ödenen taksitler edinilmiş mal niteliğinde olup; bu durum karşısında ödenen taksitlerin toplam taksit miktarına oranının edinilmiş mallara katılma rejimi için gözetilmesi gereken artık değer olarak kabul edilmesinin gerekeceği; kalan taksitlerin taksit toplamına oranı ise davalının kişisel malı ile ödenmesi gereken borç olduğunun kabulü ile belirtilen oranlara göre hesabın yapılması gerekeceği-
İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden, davanın HMK'nın 6. maddesi gereğince davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekeceği-Aynı Yasanın 7/1 maddesi gereğince de, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği-İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan, davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nın 12. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı-İİK'nın 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından, yetki itirazının da davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerekeceği-Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen 'yetki itirazı' hukuki sonuç doğurmayacağı-Ayrıca HMK'nın 19/2. maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak yetki itirazı olması halinde mahkemece dikkate alınacağı-Yine aynı maddede yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiğinin belirtilmiş olduğunu-Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi dava olup HMK'nın 317/2. maddesine göre cevap süresinin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta olduğu-
Taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değeri arasında misli fark bulunması nedeniyle dava konusu taşınmazın satışı bağış hükmünde olup İİK. mad. 278 gereğince iptale tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerekeceği-
Dosyadan yapılan hacizler İİK'nun 105.madde kapsamında olup anılan yasanın 105. maddesi gereğince aciz belgesi niteliğinde olduğundan bu takiple ilgili olarak davanın esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davanın borçlu hakkında kesinleşmiş takip bulunmadığı, dolayısı ile davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.