Mahkemeye yapılan borca itiraza ilişkin talebin incelenmesi sırasında yetkisizlik kararının kesinleşmesini müteakip icra dosyası başka bir icra müdürlüğüne gönderilmiş olduğundan, o icra dairesinde muteriz borçlu yönünden derdest bir icra takibi bulunmamakta olup, mahkemece, borçlunun borca itirazının konusu kalmadığından reddine karar verilmesi gerektiği-
5841 sayılı Yasayla 3402 sayılı Yasanın 12/3.maddesine eklenen hüküm ile geçici 10.maddenin yürürlüğünün durdurulduğu ve akabinde de 23.7.2011 tarihinde iptale ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete'de yayımlanmış olduğu anlaşılmakla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması gerekeceği-
Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı 09.06.2009 tarihinde TMK'nun 225/2. maddesi gereğince sona ermiş olup, katkı payı alacağının hesaplanmasının gerekeceği-
-6352 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Anayasaya aykırı olduğuna dair yapılan başvuru üzerine verilen- Anayasa Mahkemesi'nin 04.07.2013 T. E: 2012/100, K:84 sayılı kararı-
Kısmi davada alınan ve kesinleşen hükmün dayanağını teşkil eden bilirkişi raporunun kısmi dava tutarını aşan bölümünün açılan ek davada mahkemeyi bağlayacak nitelikte bir kesin delil mahiyetinde olduğu-
Genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemi- Davalılar, asıl borçlu lehine rehin vermişler ise, asıl borçlu dışındaki kefiller hakkında İİK. mad. 45/1 hükmü uygulanamayacağından ve ilamsız icra yoluyla takibe geçilebileceğinden, mahkemece rehin sözleşmeleri incelenerek rehnin, "asıl borçlu" lehine mi, yoksa davalılara kendi kefalet borçlarının lehine mi verildiği hususunun gözetilmesi gerektiği-
Şirketin feshi, davalıların şirkete verdikleri zararın tespiti istemlerine-
6 aylık itirazın kaldırılması davası açma süresinin itirazın alacaklıya tebliği ile başlayacağı- Borçlunun "itirazın iptali için davası açmak adına arabuluculuk süreci işleten alacaklının itirazdan haberdar olduğunu" ilişkin savunmasına itibar edilmediği-
İİK’nun 206. maddesinin son fıkrasının üçüncü bendinde geçen “davanın devam ettiği süre” kavramının, “davanın açıldığı tarihten sonuçlandığı tarihe kadar olan zaman kesiti”ni ifade ettiği–
Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının, usulü kazanılmış hakkın istisnasını teşkil edecekleri, bu nedenle de Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının, kanun yoluna başvurma, kanun yoluna başvuranların durumu ağırlaştıramaz şeklinde özetlenen kuralın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil edecekleri, bu ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni durum dikkate alınarak davanın incelenip karara bağlanmasının gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.