Mahkemece, iflas erteleme talebi ile ilgili ilanlar yapılmış ve kayyım atanmış ise de, kayyım atanmasına ilişkin karar ile kayyımın mahkemece belirlenmiş görevi ve yetkilerinin ve bunların sınırlarının ilanı ve ticaret siciline tescili ile erteleme talebinin ticaret siciline tescili gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olacağı- İflasın ertelenmesini isteyenin, bu kararın ilânı, gerekli yerlere bildirilmesi, atanacak kayyım için belirlenecek ücreti ve alınacak erteleme tedbirlerinin uygulanması için gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin yatırması gerekeceği-
İcra Mahkemesi'nce şikayet üzerine, ancak yapılan haczin, uslüne uygun olup olmadığı denetlenebileceği, işin esası ile ilgili itirazın genel mahkemede yargılama yapılarak incelenebileceği-
Çekte rehin cirosunun caiz olmadığı, rehin veya bunun sonucu elde etmeye yönelik teminat amacıyla çekin ciro edilmesi halinde çeki devir alan kişinin çeke dayalı haklarını kullanamayacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım istekleri-
İlk derece mahkemesi sıfatıyla karar veren Daire, hükmün gerekçe kısmında “Diğer yandan, bu durum dava açıldıktan sonra yapılan Yasa değişikliğinden kaynaklanmış olup; dava açmasında, davacı kusurlu sayılamaz. Şu halde, kesin hüküm oluşturmaması bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmeli; aynı gerekçelerle, yargılama harç ve giderleri ile davacı sorumlu tutulmamalıdır.” ifadelerine yer verilmesine karşılık, hüküm kısmında davacıdan harç alınması davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi ve davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına karar vermek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratmış olduğundan usule aykırı olarak verilen kararın bozulması gerekeceği-
Asıl dava 17.05.2010, birleşen dava ise 03.06.2010 tarihinde, 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde açılmış, dilekçelerin teati aşamasından sonra tahkikat aşamasına geçilmiş olup; bu aşamada sadece HMK'nun 324. maddesi uyarınca, delil avansı istenebileceği-
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK nun 187/5. maddesi uyarınca derdestlik dava şartı olmayıp, ilk itiraz niteliğinde olup, Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülen davalarda ise ilk itirazın en geç ilk oturumda ileri sürülmesi gerekeceği-
Belediyeye ait yapı denetim hesaplarındaki paraların kamu hizmeti niteliğinde olan yapı denetimi işinde fiilen kullanıldığı anlaşıldığından, haczinin mümkün olmadığı, ancak bu paraların yatırıldığı hacizli hesabın haczedilebilir nitelikte paralar yatırılmak suretiyle havuz hesabına dönüşmüş olması halinde, haczinin mümkün hale geleceği-
Hem asıl, hem de birleşen dosyalarda ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
Muvazaaya dayalı iptal davasının kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Davacı vekilinin, eldeki davayı davalı aleyhine açılan boşanma davası sonucu hükmedilmesi muhtemel tazminat alacağının tahsiline yönelik açtığı, tedbir nafakasına ilişkin takip dosyasına konu borç ödenmiş olduğu, aile mahkemesinin kesinleşmiş ilamı ile davacı lehine tazminat ile müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedildiği ve takip dosyası ile ilamın takibe konduğu ve takibin derdest olduğu anlaşıldığından, eldeki davanın bu takip dosyasındaki alacağın tahsiline yönelik olarak açıldığı kabul edilerek, delillerin TBK'nun 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tedbir nafakasına ilişkin borcun ödendiği gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.