Aynı yargı çevresindeki mahkemelerde görülmekte olan davaların, ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesinin kural olduğu-
Tedbirlerin boşanma davasına bakan mahkemece alınacağı-
İtirazın iptali davasına konu kambiyo senedi ile ilgili olarak imzasını inkar etmesi nedeniyle davacının, mahkeme huzurunda imza örnekleri alınarak ve dava konusu çekin düzenleme (ve ibraz) tarihi ile öncesine ait yakın tarihli davacıya imzaların bulunduğu yeteri kadar belge asılları dosyaya getirtilerek onusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli bir rapor alınarak ulaşılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği-
Dava, davacının 3201 sayılı Yasa kapsamında yurt dışı hizmetlerini borçlanma talebinin geçerli olduğunun tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir...
Koşullarını oluşturan borçlunun her zaman icra mahkemesinden ipoteğin fekkini talep edebileceği-
1086 sayılı HUMK zamanında açılan bir davada iddianın yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ile ispat edilememesi halinde delil listesindeki açıklamaya bakılması gerekeceği, buna göre delillerinde "her türlü yasal delil" şeklinde bir ifadeye yer verilmiş ise ilgilinin yemin deliline dayandığının kabul edileceği ve yemin teklif etme hakkının hatırlatılacağı-
Ölümlü trafik kazası sonucu, ölenin yakınları tarafından açılan dava nedeniyle tazminat ödeyen davacının ödediği bedelin, kaza tarihinde geçerli trafik sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin iflas etmiş olması nedeniyle zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemi-
Mahkemece dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin gerekeceği-
Kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili ile taşınmaza vaki el atmanın önlenmesi istemine ilişkin davada Anayasa Mahkemesi’nin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ilgili hükümlerine ilişkin vermiş olduğu iptal karar sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olacağı, bu sebeple yeni yasal durum dikkate alınarak yeniden inceleme yapılması gerekeceği-
Davacı her ne kadar dava dilekçesinin sonuç kısmında fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu bildirmiş ise de, dava dilekçesindeki sınırlayıcı sözlerin, o dava ile hakkın tamamının hedef tutulduğunu ve davanın kısmi dava olmayıp tam dava olduğunu gösterdiği, bu durumda HUMK.nun 74. maddesi uyarınca mahkemenin davacının talebi ile bağlı olup talepten fazlaya hükmedemeyeceği, bu nedenle mahkemenin birleştirilen davayı reddetmiş olmasının usul ve yasaya uygun olacağı- Davacı, alacağa 2.5.2000 başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep ettiği halde, dilekçede talep edilen miktar, ödeme için tanınan süre gibi unsurlar bulunmadığından işvereni temerrüde düşürecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin isabetsiz olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.