Fazla çalışmanın ispatı noktasında sunulan iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların da delil niteliğinde olduğu- Davacı işçinin iddia ettiği ücrete ve çalışma süresine göre kendisine ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarını belirleyebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, davacının alacaklarını hesaplayabilmesi noktasında objektif veya subjektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, talep edilen alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, "belirsiz alacak davası" olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması" gerektiğine ilişkin görüşün HGK çoğunuğunca benimsenmediği-
Yardım nafakasının, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödev olduğu, yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olmasının, yükümlüyü borcundan kurtarmayacağı,  aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olmasının da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak kanunda düzenlenmemiş olduğu, bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiş olduğu, dosya kapsamına göre; davalının eğitim hayatının davacının kasıtlı olarak eğitim masrafları ve harcını ödememesi nedeniyle kesintiye uğradığı, davalının asgari yaşam standartlarını temin adına çalışmak zorunda kaldığı, davalı yönünden nafakanın kaldırılmasını gerektirecek bir durumun gerçekleşmediği, asgari ücretle annesiyle kirada oturan davalıya ödenen yardım nafakasının davacı için kanuni bir ödev haline gelmiş olduğu gözetilmeden davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken davalı lehine hükmedilen yardım nafakasının kaldırılmasına karar verilmesnin doğru olmadığı
Bedeli paylaşıma konu mal üzerinde haczi ya da rehni bulunmayan alacaklının, sıra cetvelinin iptalini istemekte hukuki yararının olmadığı-
Kanun koyucunun ihtiyati tedbire ilişkin kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, HMK'nın 395. ve 396. maddelerinde  bilinçli şekilde aynı Kanun'un 394/5. fıkrasına atıf yapmaması karşısında, Mahkemenin  600.000 TL teminat yatırılması halinde şirket hisseleri üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik ara kararına karşı, kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalı bulunduğundan davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin dilekçesinin "itiraz dilekçesi" olarak dikkate alınması ve bu taleple ilgili mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı vekilinin, ilk takibe konu alacakların  borçlu şirket tarafından ödenerek icra dosyasının infazen işlemden kaldırıldığını, şikayete konu takibin  derdest  takip olmayıp takibe dayanak ilamın bozulmasından sonra verilen karar üzerine ilk takibe konu edilmeyen alacak kalemleri için takip yaptığını, bu nedenlerle ortada mükerrer takip bulunmadığını belirterek şikayetin reddini talep ettiğinin anlaşıldığı, alacaklının savunması karşısında; mahkemece İİK'nun 18. maddesi gereğince  duruşma açılarak taraf beyanlarının alınması, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle ilk takip dosyasının infaz olup olmadığı, ikinci takibin bakiye alacak kalemleri için yapılıp yapılmadığı hususlarının tespitinden sonra sonuca gidilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerine istinaden davalı müflis şirkete teminat mektubu kredisi kullandırıldığı, teminat mektuplarının iadesi ya da bedellerinin depo edilmesi hususunda, davacı tarafın müflis şirket ile sözleşme kefillerine ihtarname tebliğ ettikleri ancak sonuçsuz kaldığı, davacının 612.578,04 TL alacaklarının iflas tarihi itibariyle masaya kaydı hususunda başvuruda bulundukları ancak taleplerinin red edildiğinden, davacı alacaklarının iflas masasına kaydedilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflardan birinin vesayet altına alınması ya da kendisine danışman atanması durumunda mahkemece duruşmanın erteleneceği; taşınmazın davacının babası adına kayıtlı iken vekili tarafından davalıya satış suretiyle devredildiği, daha sonra Sulh Hukuk Mahkemesince davacının babasının vesayet altına alı­narak vasi atandığı davada, mahkemece vasiye davanın ihbarı ile husumete izin kararı alınarak vasi huzuru ile davanın yürütülmesi gerekeceği-
11. HD. 19.04.2016 T. E: 2015/9472, K: 4348-
Davada icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş olup, davacılar takip taleplerinde kira tazminatı istemlerini takip tarihi ile sınırlandırdıkları halde, mahkemece dava tarihi olan 14.12.2012 tarihine kadar hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek talebi aşar şekilde hüküm kurulmasının HMK.nın 26. (HUMK. 74) maddesine aykırı olduğu-
İntifa hakkının terkini, ipoteğin kaldırılması ve kefalet sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti istemlerine ilişkin açılan davanın taraflarının, başka bir mahkemede kayıtlı aynı ilişkiden kaynaklı, alacağa dayanan icra takibine itiraz davalarının olmasından dolayı HMK. mad. 165 uyarınca bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.