Davada taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesi gereğince fesih sonucu davalı elinde kalan malzeme bedelinin davacıdan tahsiline karar verildiği, ne var ki, halen malzemelerin davalı zilyetliğinde bulunduğu, bu hususun sebepsiz zenginleşmeye yol açacağı, o nedenle malzemelerin iadesi halinde bedellerinin karşı davada tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Şirketin feshi, davalıların şirkete verdikleri zararın tespiti istemlerine-
Davacının sinkaflı küfür ettiği iddia edilen çalışanın tanık olarak yeniden dinlenerek kendisine küfür içeren sözler söylenip söylenmediği ile söylendi ise küfür içeriğinin tam olarak ne olduğu sorularak olaya ilişkin görgü ve bilgisi tam olarak belirlenmesi gerektiği- Feshin işveren tarafından yasada öngörülen altı iş günlük süre içerisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği-
12. HD. 21.11.2023 T. E: 2022/9098, K: 7507
Davalı işverence ihtarname ile davacının Bölge Müdürüne karşı tehdit ve hakaret suçlarını işlediği, bu hususta Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği davada; davacı hakkında tehdit ve hakaret suçlarından açılan ceza davası sonucunda, delil yetersizliği sebebiyle beraat kararı verildiğinden, ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlamayacağının göz önünde bulundurulması gerektiği- Davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği ispatlanamadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı kabul edilerek anılan alacaklarının hüküm altına alınması gerektiği-
Davacı işçinin, HM. mad. 106 kapsamında davalı işveren tarafından yapılan görevlendirmenin "esaslı değişiklik" olduğunun tespitine ilişkin dava açmasında hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğu- "İş Kanunu’nun 22. maddesinde çalışma koşullarında değişiklik hâlinde başvurulacak hukukî yolların açıklandığı, maddede belirtilen şekilde açılacak eda davalarında iş sözleşmesinde yapılan değişikliğin esaslı değişiklik olup olmadığı hususunun öncelikle tespit edileceği, bu nedenle davacının beklediği hukukî korumayı ancak eda davası açarak sağlayabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Fesih için haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden bir işçinin, muhtemel fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını nazara alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve bu başvurusunun kabul edilmesinden sonra, iş sözleşmesini feshetmesinin, işverenden kaynaklanan haklı fesih olgusunu ortadan kaldırmayacağı gibi bu feshin kötüniyetli olduğu sonucunu da doğurmayacağı- Fesih iradesinin doğduğu anda değil de sonradan açıklanmasının, makul kabul edilebilir insanî kaygılardan kaynaklı olduğundan ve işvereni zarara uğratma kastı da bulunmadığından, hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilemeyeceği- Haklı fesih sonucunu doğuran nedenler işverenden sadır olup, davacı işçilerce bu hak fiilen yeni işe başlanılmasından evvel kullanıldığı gibi fesihten önce iş başvurusu yapılıp kabul edilmesinden sonra kullanılmasının da makul kabul edilebilir insani kaygılardan kaynaklı olduğu anlaşıldığından, bu hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanıldığının kabul edilmesinin hakkaniyet ve adalet ilkesi ile de bağdaşmayacağı-
22. HD. 25.02.2019 T. E: 2016/2100, K: 4242-
9. HD. 19.06.2018 T. E: 2017/8545, K: 13210-
Ücret alacağı farkı, ikramiye alacağı farkı, fazla sürelerle çalışma alacağı, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, ikale ikramiyesi fark alacağı, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada; hakkın zamanaşımına uğramayacağı; alacağın zamanaşımına uğrayacağı; nakle tabi personel olduğu anlaşıldığı takdirde, davacının ücretine zam uygulanmaması nedeniyle fark alacakları belirlenip hüküm altına alınması gerektiği; daha sonraki sözleşmelerde ücretin açıkça belirli olmadığından bu zam oranlarının kaldırıldığından söz edilemeyeceği; davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda üst düzey yönetici olup olmadığı, şayet bu alacağa hak kazandığı kabul edilir ise hesabının nasıl olacağı hususlarında, dosyadaki bilgi, belge ve bilhassa taraf tanık beyanlarından davacının üst düzey yönetici olmadığı, dolayısıyla fazla mesaisini kendisinin belirlemediği anlaşılan işyerinde her ne kadar 40 saat çalışma kabul edilmiş ise de sözleşmede açıkça fazla mesainin aylık çalışma ücretinin içinde olduğu açıklandığından bu sözleşme hükmü gereğince haftalık 45 saat ile yılda 270 saat haftada 5.20 saat toplam 50.2 saat için ücret kararlaştırıldığını, bilirkişice tespit edilen haftalık 55 saat mesai nedeniyle (55-50,2=4,8) saat haftalık mesai için fazla mesai ücreti hesaplanıp hüküm altına alınması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.