Kişisel hakka dayanan gerek yüklenici, gerek hakkını ondan yazılı olarak temellük eden halefi olan üçüncü kişi; hakkını arsa sahibine karşı ileri sürebilmesi için yüklenicinin sözleşme ile kendisine yüklenen edimini tam olarak yerine getirmesi gerektiği-Yaptığı sözleşme mahkeme kararı ile geriye etkili olarak feshedilen yüklenici ile ondan daire satın alan davalı üçüncü kişi arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu- HUMK. mad 79 uyarınca hiç kimsenin dava açmaya zorlamayacağı-
Eser sözleşmelerinde feshin geriye etkili sonuç doğuracağı ve dönme halinde, sözleşmenin, geçmişe etkili olarak son bulacağı, yani, sözleşmenin yapıldığı andaki duruma dönüleceği, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK. 108/1 gereğince sözleşmeden dönme halinde tarafların, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacağı ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceği Yükleniciye devredilen pay, avans niteliğinde olduğundan yüklenicinin edimini yerine getirmediği durumlarda ondan pay devralan üçüncü kişilerin hak sahibi olmalarının mümkün olmadığı, böyle bir durumda üçüncü kişilerin TMK. 1023’deki iyiniyet kuralından faydalanamayacağı, yüklenicinin edimini tam ve yasal olarak yerine getirmediğinden MK. 1024’ye göre yükleniciden pay satın alan kişilerin bu alımlarının korunmasının mümkün olmadığı, geriye fesih koşullarının oluşması halinde bu nedenle davalı üçüncü kişiler adlarına kayıtlı olan tapu paylarının da iptal edilerek davacı arsa sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekeceği, mahkemece, konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, davacılar ile yüklenici sözleşmeye ve onaylı projesine göre inşaatın hangi seviyede olduğu, yüklenicinin edimini önemli oranda yerine getirip getirmediği, yüklenici temerrüdünün oluşup oluşmadığı belirlenerek, sonucuna göre sözleşmenin geriye etkili feshi isteminin karara bağlanması, geriye etkili fesih isteminin kabulüne karar verilmesi halinde, yüklenicinin avans olarak devraldığı arsa payını, arsa sahibi davacılara geri vermesi gerektiğinden, yükleniciden şahsi hakkı temlik almak suretiyle bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişi davalıların yüklenicinin edimini yerine getirmesi halinde hak sahibi olacağından, iyiniyetinin korunmayacağı gözetilerek, davacıların tapu iptal ve tescil istemlerinin karara bağlanması, geriye etkili fesih koşulları oluşmadığında ise tapu iptal ve tescil istemlerinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
12. HD. 07.12.2021 T. E: 10906, K: 11100-
Taraflar arasında birleştirilen sözleşmenin feshi ve tazminat davası-
Sözleşme konusunun sözleşmede amaçlanan biçimde kullanılmasının olanaksız olması halinde kiracının, sözleşmeyi feshe yahut kiradan uygun bir tutarın indirilmesini istemeğe yetkili olduğu dolayısıyla yerin ruhsatsız çıkması sonucu sözleşmenin feshi isteğinde haklı olduğu-
Uyuşmazlık; dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle dava konusu taşınmazların davalıya devrinde davacı ve müteveffa kardeşinin aldatma yoluyla iradelerinin sakatlandığı ve bu suretle aynı devre dair aşırı yararlanma iddialarının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır..
Dava konusu taşınmaz evlilik birliği içinde 26.11.1999 tarihinde edinilerek davalı eş adına kayıtlandığına ve bu dönemde eşler arasında 743 sayılı TKM’ye göre mal ayrılığı rejimi geçerli bulunduğuna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu genel hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği,eşlerin kanunun tanıdığı bir yıl içinde geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında yine kanunun tanıdığı başka bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı veya paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemeyip ve belirleyemeyecekleri-
5737 sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiş olup; yasanın geçici 5.maddesi hükmüne göre vakıf şerhleri ile ilgili devam etmekte olan davalarda diğer kanunlarda yer alan zaman aşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümlerin bu kanun açısından uygulanmayacağı kuralı getirildiğinden, burada 5841 sayılı Kanunun 2.maddesinden öngörülen kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süreyi düzenleyen 3402 sayılı Kadastro Kanununun değişik 12.maddesinin uygulanma olanağının olmadığı-
Elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti, bedelinin istirdatı istemi-
İlk bozma kararı “eksik inceleme ve araştırmaya” yönelik  olup, kararda "fazla çalışma ve genel tatil ücretine" ilişkin usul ya da esas yönünden yapılmış bir değerlendirmede bulunmadığı, yine bu taleplerin incelenerek temyiz isteminin reddedildiğine ve bozma kapsamı dışında kaldığına dair bir hükmün de yer almadığı görülmüş olup, bu hususların, hükmüne uyulan bozma kararına konu olmadığından kesinleşmemiş olacağı ve bu istemleri etkileyecek bir taraf işlemi de bulunmadığından, Dairenin birinci bozma kararına uyulmakla bu alacak kalemleri yönünden davacı yararına usulü kazanılmış hak doğduğundan da söz edilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.