Şikayet, İİK.nun 153.maddesine dayalı ipoteğin fekki istemine ilişkin olup, mahkemece, duruşma açılarak, öncelikle ipotek akit tablosu getirtilmek suretiyle ipoteğin niteliği belirlendikten sonra, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak tespit edilecek alacak miktarının yatırılması yönünde icra müdürlüğüne talimat verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hükümde yazılı 37010 ada 7 parselin bozmadan sonra son karar öncesinde imar düzenlemesi gördüğü ve farklı parsellere gittiği dikkate alınarak dava konusu payın gittiği parseller ve pay miktarlarının gözetilerek infaza esas olacak şekilde hüküm kurulmasının, bu hususta gerekirse pay konusunda uzman tapucu veya kadastro fen elemanı bir bilirkişiden rapor alınması gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde imar düzenlemesi öncesi 37010 ada 7 parselle ilgili yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
TMK. mad. 588'den kaynaklanan gaiplik ve mal varlığının intikali isteklerine ilişkin davaların , taşınmazın aynına yönelik olmaları nedeniyle HMK mad. 2 kapsamında kaldıklarından görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğu-
İpotek alacaklısı tarafından süresinde bedele yapılan itiraz nedeniyle ipotek bedeli ihtilaflı hale gelip, ipotek bedeline ilişkin uyarlama davası da devam ettiğinden İİK'nun 153. maddesindeki koşulların oluşmadığı görülmekle mahkemece istemin reddi gerekirken, kabulü ile ipoteğin fekki yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İpotek alacaklısı mirasçılarının, ipotek bedelindeki uyuşmazlığı gerekçe göstererek parayı almaktan imtina ettikleri, bu durumda ipotek bedeli yargılanmayı gerektirip İİK'nun 153. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden mahkemece istemin reddinin gerekeceği-
İİK. 153. maddesinde belirtildiği üzere alacaklı tarafın, depo edilen ipotek borcunun kabul edilemeyeceği, işleyecek faizin eksik hesaplandığı yönünde kanunen makbul bir sebep beyan ederek itiraz etmiş olduğundan, artık İİK. mad. 153’e dayanılarak icra mahkemesinde ipoteğin fekkinin istenilemeyeceğini-
TMK’’nun 713/2.maddesi gereği mülkiyetin kazanılabilmesi için gereken koşullardan biri de dava konusu taşınmazın ölüm veya tutanağın kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yılı aşkın malik sıfatı ile zilyet olunduğunun ispatlanmasıdır. Mahkemece bu konuda bütün tereddütleri ortadan kaldıran yeterli araştırma ve soruşturma yapılmadan yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
MK. 427/1 ve 3561 Sayılı Kanun gereğince kayyım olarak atanmış olan kişinin, gaip olan kişilerin haklarını geçmişe dönük olarak korumak ve kullanmakla da yükümlü olduğu-
Müdahale isteyen Vakıflar İdaresi vekiline Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Harçlar Kanunu hükümleri gözönünde tutularak (1/4) peşin harcı tamamlanması için kesin süre verilmesi, kesin süreye uyulmaması halinde gerekli karar verilmesi gerekeceği-
Açık kimliği bilinmeyen ya da gaip olan kişilerin mal varlıkları üzerinde hazine yararının daha iyi korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım atanması hususu 3561 sayılı Mal Memurlarına Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun'da düzenlenmiş olup gerek Medeni Kanunun 427. maddesi ve gerekse 3561 sayılı kanun gereğince kayyım atanması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.