Kayyım vekilinin davayı atiye terk etmeye dair beyanı, davalının 7.3.2007 tarihli oturumda “çocuğu tanıyacağına” ilişkin açıklaması üzerine verilmiş olup, kayyım vekilinin atiye terk iradesi, çocuğun tanınacağına ilişkin davalının taahhüdüne dayanmakta olup mahkemece, davalıya; çocuğu usulüne uygun tanıması için uygun mehil verilerek; sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Çocukla davacı ana arasında, haftanın belirli gün ve saatlerinde ve başka bir kimsenin nezaretinde olmaksızın kişisel ilişkinin kurulmasına karar verilmesi gerekeceği–
Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davaların zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tâbi olmadığı–
Baba olduğunu iddia eden davacının soybağının reddi davasını açabilmesi için, dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bulunması yahut da ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş olması gerekeceğinden davacının, çocuğun babası olduğunu ileri sürerek soybağının reddini isteme hakkının olamayacağı-
Evlilik içinde doğan çocuğun anne ve babasının sonradan boşanmış olmasının anneye çocuğun soyadının değiştirilmesi hakkının bahşetmeyeceği, müşterek çocuk reşit oluncaya kadar veya baba Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulları kanıtlayarak soyadını değiştirmedikçe soyadı değiştirme konusunun yasal olarak mümkün olmadığı-
“Nüfus kaydının düzeltilmesi” davalarında, tanık listesi verildikten sonra ikinci bir liste verilemeyeceği ve liste dışında tanık dinlenemeyeceği–
Mümeyyiz olmayan kimse tarafından, diğer taraf aleyhine, Medeni Kanunun 15 inci maddesindeki koruyucu kuralların ileri sürülmesinin, hal ve şartlara göre iyiniyet esaslarına aykırı bir durum niteliğini taşıyabileceği, gerçekten mümeyyiz olmayan kimse, temyiz kudretine sahip olsa idi aynı suretle hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunacak idi ise, temyiz kudretinden mahrum olduğunu ileri sürerek muamelenin hükümsüzlüğünü dermeyan edememesi gerekeceği, aksi takdirde, temyiz kudretinden mahrumiyetin, hukuki işlemlerde gerekli emniyeti ortadan kaldırabileceğine dair İçtihadı Birleştirme Kararı-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen baba tarafından çocuk ve anne aleyhine açılan soybağının reddine-
Babalık ile maddi ve manevi tazminat davalarına ilişkin olarak mahkemece babalık davasının kabulüne, tazminat taleplerinin ise reddine karar verildiği, ancak, manevi tazminat istemi yönünden 4721 S.K bir hüküm bulunmadığından genel hükümler çerçevesinde tazminat talep edilebileceği, talep edilen tazminat miktarına göre asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeksizin Aile Mahkemesince işin esasına girilerek tazminat isteğinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, manevi tazminat isteminin babalık davasından tefrik edilmesinin ve aile mahkemesinin tazminat için görevsizlik kararı vermesinin gerektiği-
Çocuklar ile velayet hakkına sahip olan davacı (anneleri) ve küçük arasında menfaat çatışmasının olduğu dikkate alınarak bu çocukları davada temsil etmek, hak ve menfaatlerini korumak üzere Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi gereğince N. ve Z.'a kayyım tayin ettirilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.