Takip dayanağı ilâmın içeriğine aykırı talep ve işlemlere yönelik şikâyetlerin (ilama aykırılık iddialarının) süreye bağlı olmadığı–
Görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu- Gayrimenkulün aynına ilişkin dava konusu taşınmazın değeri, dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki miktarın üstünde olduğundan, davayı görmeye sulh mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğu-
Karardan sonra yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun uyarınca bozmadan sonra ıslahın mümkün hale gelmesi ve bu değişikliğin usule ilişkin olması nedeniyle derdest davalarda da uygulanması gerektiğinden mahkemece ıslahla arttırılan talebin de değerlendirilerek, sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği- Yapı kooperatifinin amacının ortakların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeleri karşılığında anasözleşmeye uygun, konut ya da işyeri teslim etmek olduğu, kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın, ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceğinin, hiç ödemesi yok ise konut karşılığı tazminat talep hakkı olduğu, eksik ödemesi olan bir üyenin ise, konut karşılığı tazminat talep hakkı olduğu-
Keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar davacı tarafın zilyetliğinin 40-50 yıl olduğunu ifade ettiklerine, keşif tarihi itibariyle bu tarihin 1957-1967 yıllarına tekabül etmesine, bu tarihten 25.5.1976 intikal tarihine kadar kazanma için gereken 20 yıllık iktisap süresi dolmadığına göre taşınmazın bu maddeye göre kazanılmasının mümkün olmadığı-
Ortaklığın giderilmesi davası sonucunda intifa hakkı ile yükümlü olarak satılan taşınmazın bu şekilde alıcı üzerine tescili hususunun, satış memurluğunca, Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan teskerede belirtilmemiş olmasının, sonuca etkili olmayacağı-
Takibe dayanak yapılan ilamda malikin, taşınmazın mülkiyetini idareye bırakılması karşılığında tazminat tabelinde bulunduğunun anlaşıldığı, her ne kadar mahkemece, hüküm fıkrasında, el konulan taşınmazın mülkiyetinin tapudan yol olarak terkinine karar vermişse de ilamdaki bu hükmün, kamulaştırmasız elatma tazminatının yasadan doğan sonucu olup taşınmazın aynının ihtilaflı olduğunu göstermeyeceği, bu nedenlerle, dayanak ilam tazminat alacağına ilişkin olup, HUMK.nun 443/4. maddesi gereğince ilamın infazı için kesinleşmesine gerek bulunmadığı-
İyiniyet iddiasında bulunamayacak durumda olan kimsenin kötüniyetinin karşı tarafa ispat ettirilmesine gerek olmadığı-
Esas davanın, haricen satın almaya; karşılık davanın ise çapa dayalı elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkin olduğu, davaların, birlikte yürütüldüğü, kural olarak; tapunun iptale kadar geçerli olduğu, 10 yılık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 1984 yılında açılması bir yana, tapu iptali istemine yönelik bir talebin de mevcut olmadığı, tapu kaydı ile zilyetliğin ve harici satın almanın çatıştığı bu gibi hallerde, mülkiyet belgesi olan kayda üstünlük tanımak suretiyle çözüme ulaşılmasının gerekeceği-
Davaya konu taşınmaz halen davacının tasarrufunda olup sebepsiz zenginleşme olgusu henüz gerçekleşmediğinden, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının -temyiz eden davalılar yönünden- reddi gerektiği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmasının, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılmasının, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.