Esas davanın, haricen satın almaya; karşılık davanın ise çapa dayalı elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkin olduğu, davaların, birlikte yürütüldüğü, kural olarak; tapunun iptale kadar geçerli olduğu, 10 yılık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 1984 yılında açılması bir yana, tapu iptali istemine yönelik bir talebin de mevcut olmadığı, tapu kaydı ile zilyetliğin ve harici satın almanın çatıştığı bu gibi hallerde, mülkiyet belgesi olan kayda üstünlük tanımak suretiyle çözüme ulaşılmasının gerekeceği-
Davaya konu taşınmaz halen davacının tasarrufunda olup sebepsiz zenginleşme olgusu henüz gerçekleşmediğinden, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının -temyiz eden davalılar yönünden- reddi gerektiği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmasının, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılmasının, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Mahkemece öncelikle, eldeki davada 3402 sayılı Kanun'un 30/2. maddesi uyarınca resen araştırma ilkesinin uygulanması söz konusu olduğundan Hazine, İlçe Belediyesi, Trabzon Büyükşehir Belediyesi ve Orman İdaresinin davada taraf olması gerektiği gözetilerek davacı tarafa adı geçen kamu tüzel kişiliklerini davaya eklemek suretiyle husumetin yaygınlaştırılması için süre verilmeli, bilahare yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişisi, bir ziraat mühendisi bilirkişisi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Borçlu vekili, müvekkili aleyhine yapılan takipte, taşınmazdan tahliyesinin talep edildiğini, ancak diğer hissedarların takibe açıkça muvafakat etmediklerini dilekçe ile bildirdiklerini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmişse de; somut olayda el atmanın önlenmesine ilişkin ilama dayanılarak borçlu hakkında ilamlı icra takibi yapıldığı, söz konusu ilamda belirtildiği üzere takip konusu taşınmazın miras bırakan Z. Y. adına kayıtlı olduğu, takip alacaklısının miras bırakan Z. Y.'nin mirasçılarından olduğu, ancak diğer mirasçılar 31.07.2014 tarihli dilekçe ile .... İcra Müdürlüğü'ne başvuruda bulunarak "takibin devamına muvafakatları olmadığını" bildirdiklerinden bu durumda iştirak halinde mülkiyet sahiplerinin muvafakatlerinin bulunmadığı değerlendirilerek "şikayetin kabulüne" karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın türünün sonradan değişmesinin daha önceki geçersiz işlemleri geçerli hale getirmeyeceği; gerekmediği halde tapuya tescil edilmekle oluşmuş bir kazanılmış hak varlığından bir an için söz edilse bile bu tür taşınmazların kimsenin malı olmayacağı bu hükmün kamunun yararına konulmuş ve uyulmaması halinde düzen bozucu bir nitelik taşımış olması bakımından kamu düzeni ile ilgili olduğu bu nedenle somut olaydaki doğal olarak oluşmuş bulunan ve aynı zamanda genel su niteliğini taşıyan göle alınmış olan tapu kaydının hukukça değer taşımadığı-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 379. maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkemenin, tarafları davet edip dinledikten sonra; talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceleyeceği, bu koşullardan biri eksik ise hakimin davayı esasa girmeden reddedeceği, HMK'nin 379. maddesindeki duruşma açılmasını zorunlu hale getiren düzenleme karşısında, mahkemece bu yön gözetilmeksizin duruşma açılmadan evrak üzerinden karar verilmesinde isabet bulunmadığı-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi isteği-
Yönetsel makam tarafından alınan; kişinin mülkiyet hakkını sınırlayıcı, tasarrufunu önleyici nitelikteki önleme kararının infazı ve Hazine temsilcisine teslimi suretiyle Hazinenin muaraza (sataşma) ortaya çıkardığı, bu durumda yapılan müdahalenin ve çıkarılan muarazanın (sataşmanın) haklı olduğunu söyleyebilme olanağının bulunmadığı-
Pay ve paydaş çoğunluğu sağlanarak kira sözleşmesi düzenlenmeksizin davalı tarafından kullanılan merdivenaltı şeklinde tanımlanan kısmın ayrık tutulmak suretiyle ecrimisile hükmedilmesinin doğru olmadığı- Davalının, dosyada mevcut belge içeriğine göre taşınmazı tahliye ettiğini ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirttiği, ancak, sözü edilen belge davalı ve davacı paydaş ...... arasında düzenlendiğinden, belgeyi imzalayan paydaşın diğer paydaşları da temsilen imzalayıp imzalamadığı, belgenin diğer paydaşlar yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususları değerlendirilerek yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekeceği- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 267. maddesi uyarınca bilirkişi sayısının bir veya birden fazla kişiden oluşması gerektiği gözetilmeden iki kişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.