Anayasanın 35. ve TMK'nun 683. madde hükmü uyarınca birşeye malik olan kimsenin kanunların müsaade ettiği ölçüde o şeyden dilediği gibi yararlanma, kullanma ve tasarruf etme hakkına sahip olması gerekeceği-
Sudan yararlanan herkesin, suya elatmanın önlenmesini isteyebileceği-
Paydaşı olduğu 441 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın birinci, üçüncü ve çatı katını davalı şirkete kiraladığını ancak sözleşmeye dahil olmamasına rağmen bodrum katın da kullanıldığını ileri sürerek elatmasının önlenmesi ile ecrimisile-
TMK'nun 683. ve devamı maddelerine göre; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olup; malikin, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebileceği-
Haricen satış iddiasının bir vakıanın tesbiti mahiyetinde olduğundan tanık beyanları ile kanıtlanmasının mümkün olduğu, bu nedenle davalının (karşı davacı) tanıklarının harici satışın varlığı konusunda dinlenmeleri ve beyanlarına göre davalının kullanımın satın almaya dayalı olup olmadığının ve buna göre işgalin kötü niyete dayanıp dayanmadığının araştırılmasının gerektiği, tanık beyanları ile karşı davacının iddialarının doğruluğu kanıtlandığı taktirde davacı tarafından çekilen 15/02/2008 tarihli ihtarname tebliğinden sonra karşı davacının kullanımın kötüniyetli kabul edilmesinin ve o tarihten öncesi kullanımın kötüniyetli olmadığının, koşullarının oluşmaması nedeniyle davalının ecrimisilden sorumlu tutulmamasının gerekeceği-
Alt dairesine su sızması sonucu komşusunu mağdur eden kişinin; komşusunun zararlarını karşılaması, gerekli tamiratı yaptırması ve tazminat ödemesinin gerektiği- 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası'nın Ek 1. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın -değerine bakılmaksızın- sulh hukuk mahkemesinde çözümleneceği-
İlgililere bizzat bildirim yapılmadığı için kıyı-kenar çizgisinin kesinleşmediği ve bağlayıcılık niteliği kazanmadığı; bilirkişi heyetince kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekirken, bağlayıcılık niteliği taşımayan ve delil olarak istifade edilmesi gereken, idare tarafından daha önce belirlenmiş kıyı-kenar çizgisi esas alınarak düzenlenen bilirkişi raporunun yeterli bulunması ve rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.