Zilyetliğin korunması davasıyla zilyedin, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemeleri'nde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanacağı, bu tür davalarda dava değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu-
Somut olayda; davacıların 262 ada 69 parsel üzerindeki zilyetliklerini hayvan otlatmak suretiyle devam ettirdiklerini ileri sürdüğü, mahkemenin kabulünün de bu doğrultuda olduğu, bu tür zilyetliğin, ekonomik amaca uygun sayılmadığı, kaldı ki, taşınmazın fiziki yapısı, bitki örtüsü ve dosyaya sunulan fotoğraflara göre zilyetlik yoluyla kazanılmayacak yerlerden olduğu, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
E.tmanın önlenmesine karar verilmiş olması doğru ise de bu isteğin yanında ecrimisil de istenildiğine göre taşınmazı haksız olarak kullanan kişinin (fuzuli şagilin) taşınmaz malikine taşınmazı kullanmasından dolayı ödemekle yükümlü bulunduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden davalının sorumlu tutulup tutulmaması bakımından, davalının taşınmazın öncesinin kendisine ait olduğu, davalıya ilerde kendisine iade edilmek üzere temlik edildiği ve aralarında 5 yıl süreyle taşınmazı kullanması bakımından sözlü olarak anlaşma yaptıkları şeklindeki savunması üzerinde durulması ve değerlendirilmesi buna ilişkin taraf delillerinin toplanması ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre ecrimisil yönünden bir karar verilmesi gerekeceği-
El atmanın önlenmesi isteği-
Davacı vekilinin yenileme talebinin süresinde olduğu belirlendiğinden, belirlenen bu sonuca göre Yerel Mahkemece davacı vekilinin süresinde sunmuş olduğu yenileme dilekçesinin gözden kaçırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kendi mülkiyet alanı içinde kapı ve pencere açan, saçak yapan kişi aleyhine elatmanın önlenmesi davası açılamayacağı–
Mahkemece davacı tarafça iddia edilmemesine rağmen davacının yeniden evlendiği, bu evlilikten bir tane çocuğunun olduğu, eşinin çalışmadığı ve gelirinin olmadığı, davacının onlara bakmakla yükümlü olduğu,gider kalemlerinin arttığı belirtilerek yoksulluk nafakasından indirim yapıldığı, mahkemece; davacı tarafın ileri sürmediği vakıaları kendiliğinden dikkate alarak taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde karar verilmesinin doğru görülmeyip, bu hususun bozmayı gerektirdiği-
Tereke adına bir mirasçı tarafından açılan davaya, diğer miras-çıların onaylarının nasıl sağlanacağı (Diğer mirasçılarının onayının, «o mirasçının duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla» veya «im-zası noterce tasdikli onay belgesi sunmakla» yahut «davacı adına, davayı takip eden avukata vekalet vermekle» sağlanacağı) -
Bir taşınmazın birden çok kişiye satılması halinde, geçersiz olmadıkça veya feshedilmiş hale gelmedikçe eski tarihli sözleşmeye değer verileceği–
Uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davada, mahkemece verilen ilk kararın davalı idare vekili tarafından m2 birim fiyatı yönünden, davacı vekili tarafından ise vekâlet ücretine ilişkin temyiz edildiği hususu dikkate alındığında, ilk bozma kararı öncesi tespit edilen 5.031,27 TL/m2 birim bedelinin davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı, buradan varılacak sonuca göre bozma kararı sonrası birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.