Tarafların bildirdikleri veya bildirecekleri deliler toplanarak davalının iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli olduğu saptanır ise davalı bakımından davanın reddedilmesi, aksi halde tüm davalılar bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin yanlış olduğu-
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte, İİK m.176’nın atfı sebebiyle, İİK m.156/son hükmünün uygulandığı, buna göre, iflas istemek hakkının ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşeceği, bir başka ifadeyle, alacaklının, ödeme emrinin borçluya tebliği ile işlemeye başlayan bir yıllık hak düşürücü süre içinde, ticaret mahkemesinden borçlunun iflâsını istemek zorunda olduğu, hak düşürücü sürelerin, zamanaşımından farklı olarak kamu düzeni veya kamu yararını korumak için tesis edildiği, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü sürenin, hiçbir nedenle kesilmeyeceği ve bu sürenin dolmasıyla hakkın özünün ortadan kalkacağı, bu sebeple hak düşürücü sürenin usul hukuku anlamında hâkim tarafından yargılamanın her safhasında re’sen dikkate alınacağı-
Alacaklı vekilince yetki itirazının kabulüne ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren HMK'nun 20. maddesinde öngörülen 2 haftalık süre geçtikten sonra dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine ilişkin başvuruda bulunulduğundan, mahkemece takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İstinaf başvurunun esastan reddine karar verildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin hükmüne müdahale anlamına gelecek herhangi bir ekleme yahut düzeltme yapılmasına imkân bulunmadığı- İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılmadan mevcut kararın hüküm fıkrasında düzeltme yapılmasının kanun hükümlerine açıkça aykırı görüldüğünden kararın bu sebeple bozulması gerektiği-
Trafik kazası sonucu oluşan hasar bedeli, araç değer kaybı ile ikame araç bedelinin tahsili istemi-
Borçlu, HMK'nun 20/1. maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süreden sonra dosyanın yetkili icra mahkemesine gönderilmesi isteminde bulunduğundan, mahkemece, kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20/1. maddesi uyarınca re'sen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinde; davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin, kendisine verilen süre içinde dava değerini bildirerek, harcı tamamladığı halde, bu durum gözden kaçırılarak, mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Murisin terekesi elbirliği hükümlerine tabi olup, çekişmeli taşınmazların paylaşma ya da bir başka hukuki işlemle davalı tarafa geçtiği ispat edilemediğine göre; 3402 sayılı Kanun'un 30. maddesinin 2. fıkrasında uyarınca, dava konusu taşınmazların murisin tüm mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.