Bayilik sözleşmesinin ihlal edildiği iddiasına dayalı cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacağının tahsili istemi-
İstihkak davasının kabulüne ilişkin kararların, tesbit ilâmı niteliğinde olduğundan 12.11.1979 tarih ve 1-3 sayılı İBK. uyarınca kesinleşmeden infazının mümkün olmadığı- Somut olayda, istihkaka ilişkin mahkeme kararına dayanılarak menkullerle ilgili haczin kaldırılması ve menkullerin iadesi talep edildiğinden, buna ilişkin istihkak davasının kabulüne dair karar kesinleşmeden işlem yapılamayacağı-
“Fonun alacaklı olduğu ve İcra İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde borçlular tarafından yapılan itirazların satış dışında takip işlemlerini durdurmayacağı" (5411 s. Bankacılık Kanunu mad. 138/4)- 5411 s. Kanunun 138/4. maddesinin alacaklı banka yönünden, 26.12.2003 tarihinden önce kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş alacaklarının tahsiline ilişkin yapılacak icra takiplerinde uygulanabileceği-
Mahkemece davacıya tapuda gösterilen satış bedeli ve masrafları üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanılmayacağının sorulması, kullanılacağının beyan edilmesi halinde tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden dava harcı ikmal ettirilerek önalım bedelinin nakten depo edilmesi için süre ve olanak tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından çok kere büyük bir meblağ teşkil eden hakediş bedellerinin, alacaklı bankalar tarafından mahsup edilerek kendi alacaklarını tahsil etmelerinin, borçlarını ödemek suretiyle alacaklıların iflas tasfiyesine göre daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeye yönelik konkordato ile ulaşılması öngörülen hedefe uygun düşmeyeceği- İİK. mad. 287 uyarınca, mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı- Borçlu şirketlerin kendi hesaplarına , geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin ve alacaklarının bankalar tarafından kendi alacaklarına mahsup edilmemesi yönünde, hakediş bedellerinin ve alacaklarının konkordato projesi çerçevesinde ve konkordato komiseri denetiminde kullanımının sağlanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin konkordatonun amacına uygun düşeceği- Borçlu şirketlerin aynı ek tedbir talebindeki , paraların başka hesaplara yatırılmasına yönelik istemi yönünden haklılığını gerektirir bir durumun mevcudiyeti ve ihtiyati tedbir şartlarının ise oluşmadığı-
İtirazın iptali davası bozma ilamına uyularak-
Haciz koydurmuş birden fazla alacaklı varsa ve ihaleye teminatsız girmek isteyen alacaklının alacağı ilk sırada değilse, teminat göstermekten muaf tutulabilmesi için, kendisinden önce gelen alacaklıların alacak bedelleri toplamının, muhammen bedelden çıkarılması sonucu kalan miktarın, muhammen bedelin %20'sini karşılaması veya üzerinde olması ve ayrıca şikayetçinin alacağının da muhammen bedelin %20'sini karşılaması gerektiği-
İİK'nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının, tasarruf konusu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki bir dava türü olup, ihtiyati haczin İİK'nın 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş olduğu- Bu gibi davalarda, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın tam olarak kanıtlanması gerekmediği, ileri sürülüş biçimine ve delil durumuna göre, yaklaşık ispat durumunda ihtiyati haciz kararı verilebileceği konusunda duraksamamak gerektiği, somut olayda dosya içeriğine göre ihtiyati hacze hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleştiğinin anlaşıldığı, kaldı ki değişen durum ve koşullara göre ilk derece mahkemesi tarafından bu hususta her zaman yeni bir değerlendirme ve karar verilmesinin de mümkün olup, açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca kaldırılarak tasarrufun iptaline konu taşınmazlara alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesinin isabetli olacağı-
Müteselsil kefil olarak imzalanan sözleşmede açıkça teminat mektubunun bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmayan kefilin bankanın depo talebinden sorumlu olmadığı- Tazmin edilmeyen teminat mektubunun bedelinin depo edilmesinin borçlusunun kefil değil; lehine teminat mektubu verilen asıl kredi borçlusu olduğu-
Davalılar vekili, “dava konusu borcun ipoteklerle temin edildiğini ve davacı bankaca ipotekli takipler yapıldığını” ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, ipotekli takip dosyaları celbedilerek asıl borçlu olan davalı şirket yönünden İİK. nun 45 maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı hususu üzerinde tartışma ve değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemece “davanın kabulüne” dair verilen kararın bozulması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.