Üzerinde baskı tarihi yer alacak olan çeklerin üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren 5 yıl içinde ibraz edilmemesi halinde, bankaların o çeke ilişkin kanuni ödeme sorumluluğunun sona ereceği- Sözleşmede davacı bankanın çek depo talebinde bulunabilmesi için net ve açık bir şekilde “çek depo talebi” yazılmamış olduğu, çeklerin de 3167 sayılı kanunun 14.12.2009 tarihinde kabul edilen 5941 sayılı yeni çek kanunu (2009) ile yürürlükten kaldırılan ve aradan 9 yıl gibi bir zaman geçmesi nedeniyle talep edilmemiş olması açıklamalarında da KAYIP yazılı olması nedeniyle davacı bankanın çek depo talebinde bulunamayacağı-
Davacı, davasını bedele dönüştürmüş olduğundan, takip dosyasındaki alacak miktarının tahsili amacıyla ve uygun görülecek teminat karşılığı davalı üçüncü kişinin menkul ve gayrimenkulleri ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarına İİK. mad. 281/2 gereğince ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yalnızca UYAP'tan sorgulanarak tespit edilen tapu kaydına ihtiyati haciz konulmasına, diğer mallarına haciz konulması talebinin reddine şeklindeki hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davacı tarafından kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin tespiti için İzmir ..... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ....... esas sayılı dosyasında dava açıldığı, davalının da davacının haksız olarak paraya çevirdiği iddiası ile banka teminat mektubunun iadesi istemli icra takibine yapılan itirazın iptali için İzmir ..... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ...... esas sayılı dosyasında dava açtığı, her iki davanın sonucu işbu davanın neticesini doğrudan etkiler nitelikte olduğundan, mahkemece anılan dava dosyaları bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı arasındaki yolcu bileti satış acentesi anlaşmasına eklenen seyahat acentesi el kitabına göre; uyuşmazlığın öncelikle seyahat acentesi komiseri tarafından çözümlenmesi, aksi halde tahkim yoluyla çözümlenmesi kabul edilmiş olup; tahkime başvurulmadan önce komisere başvurulmasının tahkim iradesini ortadan kaldırmayacağı, seyahat acentesi komiserinin hangi uyuşmazlıkları çözeceği açıklanmış olup, komiserin aldığı bir karardan doğan veya onunla bağlantılı olarak ortaya çıkacak tüm ihtilaflar için tahkime gidilebileceğinden, tahkime ilişkin uyuşmazlıkların da belirli olduğu, yani tahkim sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğu, tahkim şartını içeren sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı Yasanın 1.maddesini uygulama olanağının bulunmadığı-
Bir alacağın kısım kısım dava edilebilmesi gibi faizin de esas alacağın dışında yarı bir dava konusu yapılabileceği; alacağın tahsiline ilişkin davada faizin mahfuz tutulmamasının bilahare dava açılmasına engel olamayacağı; mahfuz tutulmuş olmasının da zaman aşımını kesen bir neden olmadığı; Borçlar Kanununun 126. maddesinin birinci bendine konu faizin muayyen zamanlarda ödenen akdi faizi ifade ettiği; haksız eylem haksız iktisap ve temerrütten doğan faizlerin re’sulmal faizi gibi beş yılık değil, Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince on yıllık zaman aşımına tabi olduğu; bu nedenle olayda zaman aşımının da gerçekleşmediği; sulhnamede taraflar teminat mektubunun iadesinde mutabakat sağladıklarına göre davacı müteahhidin ilişiğinin kesilmediğinden bahisle teminat mektubunun iade edilmemesinden doğan isteklerinin reddedilmesinde de isabet görülmediği; bu durumda mahkemece yapılacak işin önceki davayı sona erdiren sulhname koşulları ve tarafların iddia ve savunmaları gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olduğu-
Hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan muarazanın giderilmesi istemi- Davalı işveren aleyhine işçiler tarafından gerek kıdem ve ihbar gerekse de iş kazası nedeniyle tazminat davaları açıldığı sabit olduğuna göre, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının tamamından, iş kazalarından kaynaklanan tazminatlardan da kusuru nispetinde sorumlu olduğu davalar sonucunda teminat miktarından arta kalan kısmın istirdat davası açılarak tahsil edilebileceği gözetilerek muarazanın bu şekilde giderilmesi gerektiği-
İİK.’ nun 67/3. maddesi uyarınca itiraz eden mirasçı olup, aleyhine tazminata hükmolunmasının kötü niyetin sübutuna bağlı olduğu ve somut olayda kötü niyetin kanıtlanamadığı gözetilerek, “tazminat talebinin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Teminat mektubunu veren banka iflas etmiştir. Teminat mektubunu veren bankanın iflası halinde muhatap teminat mektubunun riski gerçekleşmişse alacağını bankanın iflas masasına yazdırabilir. Somut olayda muhatap teminat mektubundan kaynaklanan alacağını bankanın iflas masasına bildirmiş, İflas İdaresi tarafından alacak kabul edilmiştir. Bu durumda teminat mektubu bedeli hesaben tazmin edilmiş olduğundan, bankanın, İflas İdaresi davalı lehtardan garanti sözleşmesine dayanarak teminat mektubu bedelinin masaya ödenmesini isteyebileceği-
Kendi imzasını taşıyan genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak borçluya kullandırılan kredilere kefil davalının, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu- Mahkemece öncelikle davalı kefilin imzasını taşıyan sözleşmelerden doğan bir borç bulunup bulunmadığının belirtilmesi ve daha sonra kefilin durumunun ağırlaştırılıp ağırlaştırılmadığının irdelenmesi yönünden konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Talep ihtiyati hacze ilişkin olup, İİK'nın 45. maddesi hükmü uyarınca rehin ve ipoteği aşan miktar için asıl borçlu yönünden ihtiyati hacze karar verilmesi gerekeceği- Asıl borçlu yönünden ipotek ve rehni aşan bölüm bakımından da istemin reddinin isabetsiz olduğu- İpoteğin borçlu lehine verilmiş olması nedeniyle ipotek miktarı ve aşan kısmı bakımından kefillere başvurulabileceği, ancak TBK. mad. 586/2 uyarınca ancak menkul rehni tutarında kefillere gidilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.