Davalı borçlu dava konusu edilen taşınmazı devrettikten sonra taşınmazda oturmaya devam etmişse de, 17.08.2018 tarihinde taşınmazı devralan 3. kişi davalı H. O. ile davalı borçlunun eşi S. S.arasında kira sözleşmesinin düzenlendiğinin, 18.07.2018 tarihinde S.S.' nin H. A.Ş. hesabından davalı H. O.'nun hesabına 13.200,00 TL 1 yıllık kira açıklamasıyla ödeme yaptığının ve ödeme tarihinin davacının icra takibinde 16.08.2018 tarihinde yaptığı hacizden önce olduğu anlaşıldığından "davanın reddine" ilişkin kararda usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı-
Kiralananın temerrüt nedeni ile tahliyesi ve kira alacağının tahsili istemi-
Müteselsil kefil olarak imzalanan sözleşmede açıkça teminat mektubunun bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmayan kefilin bankanın depo talebinden sorumlu olmadığı- Tazmin edilmeyen teminat mektubunun bedelinin depo edilmesinin borçlusunun kefil değil; lehine teminat mektubu verilen asıl kredi borçlusu olduğu-
İİK.nun 45. maddesi ile Türk Borçlar Kanunu hükmüne göre ve takip dayanağı kredi sözleşmesi ile takip dayanağı senet içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçiler hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasında yasaya aykırılık olmadığı-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalının, kefalet limiti dahilinde ödenmeyen kredi borcundan sorumlu olduğu- Sözleşmede açık bir hüküm bulunmadıkça çek garanti bedelinden sadece asıl borçlunun sorumlu olacağı ve bu tutarın kefilden talep edilemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmede kefilin garanti bedelinden de sorumlu olacağına dair hüküm bulunmayışı nedeniyle bu tutarın kefil olan davalıdan istenilemeyeceği-
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil esnaf olduğundan, kefaletin geçerli olması için eş rızasının aranmayacağı- Kefil yönünden kefalete yönelik bir ipotek de bulunmadığından kefil bakımından ihtiyati haciz isteminin kabulü gerekeceği-
Taşınmazı devreden ipotek verenin asaleten imzaladığı kredi sözleşmesinden doğan borcu yanında kefaleten imzaladığı kredi sözleşmesindeki borç da ipotekle temin edildiğinden ve ipotekli taşınmazı satın alan şikayetçi de halefiyet nedeniyle sorumlu olduğundan bu şekilde yapılan tüm borçlanmalar son bulmadıkça takibin iptal edilmesinin doğru olmayacağı-
Davalı V. hakkında yapılan inceleme ve araştırmanın da hüküm kurmaya yeterli olmadığı- Hükmüne uyulan bozma ilamında V.' nin , Kınalıada gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması gereğine işaret edilmiş olmasına rağmen bu konuda da hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı- Davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanları sorulmadan, davalı V.L.'nin , Kınalıada’ da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulmadan bu davalı hakkında eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
İhtiyati haciz taleplerinde tam bir ispatın aranmasının gerekmediği, yaklaşık ispatın yeterli olduğu dikkate alınarak, hesap kat ihtarında belirtilen ve ödenmediği ileri sürülen alacak tutarı için alacaklı bankanın ihtiyati haciz talebinde bulunmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İtirazın iptali davası devam ederken takip konusu borcun ödenmesi sonucu ya da davanın açılmasından sonra takibe itirazdan vazgeçilmesi nedeniyle takibin kesinleşmesi sonucu davanın konusuz kalması (ve alacağın likit olması) koşuluyla mahkemenin yargılamayı sürdürerek davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu belirledikten sonra haksızlığı belirlenen taraf aleyhine % 40 (şimdi; %20) tazminata (ve yargılama giderlerine) hükmetmesi gerekeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.