Malvarlığının veya işletmenin devralınması TBK'nun 202. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre ticari işletmenin aktif ve pasifleriyle birlikte devredilmesi gerektiği, TTK'nun 11/3. maddesine göre ise ticari işletmelerin devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olarak yapılması ve ayrıca ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerektiği, somut olayda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmış bir işletme devrinden söz edilemeyeceği ve asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının mahkememizce yerinde olmadığı değerlendirilmiş olmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın görev nedeniyle usulden reddine, dosya görevsizlik ile asliye hukuk mahkemesinden geldiği için görev hususunun tayini hususunda dosyanın resen bölge istinaf mahkemesi ilgili dairesine gönderilmesine karar verildiği-
Tasarrufa konu taşınmazın satış tarihinde belirlenen değeri gözetildiğinde, İİK'nın 278/2 maddesinde belirtilen edimler arasındaki aşırı fark olmadığı ve İİK'nun 280. madde kapsamında davalının, borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğu ispatlanamadığından, bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği- Haciz tutanağında borçlunun ev adresine gidildiği bu adreste oturduğu tesbit edildiği ancak adres kapalı olduğundan çilingirle girilmediği belirtildiğinden, bu zaptın İİK'nun 105 niteliğinde bir belge olduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında tasarrufa konu malın üçüncü kişi tarafından devredilmesi halinde, davacı alacaklının davayı bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği veya devredilen şahısları davaya dahil edip etmeyeceği belirlenmesi gerektiği-
Taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmayıp, uyuşmazlık konusu olay ''rehin sözleşmesinin muvazaalı olup olmadığı''ndan kaynaklandığından 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı-
Davalı borçlunun ticari defterlerinin, kapanış tasdiki olmaması nedeniyle lehe delil olamazsa da, kendi defterinde kayıtlı borç bakımından aleyhine delil olacağı- 6762 s. TTK. mad. 84 uyarınca hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden, faturaların davalı defterinde kayıtlı olmasının faturalar içeriğindeki malın davalıya teslim edildiğine karine oluşturacağı- Faturalar içeriği emtianın teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlaması gerektiği- Dava konusu olmayan faturalara dayalı olarak tek taraflı alınmış tespit raporlarına, yine tarafları ve dava konusu farklı olan, yargılama aşamasında da bu yön gözetilerek bekletici mesele yapılmasından vazgeçilen dava dosyasındaki raporlara dayanılarak eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurulamayacağı- Mahkemece öncelikle fatura içeriğindeki emtiaların teslim edilmediği ve faturaların usulsüz olduğu yönündeki iddiaya konu savunmanın davalı tarafça ispatlanması gerektiği gözetilip karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın tüketici kredisi niteliğindeki Bireysel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, 6502 Sayılı T.K.H.K.'nun 3/1-l, 73/1 ve 83/2 maddeleri uyarınca Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan mahkemece işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK'dan doğan hukuk davaların ticari dava sayılacağı, bu durumda davanın konusunu oluşturan zarar sigortaları TTK 1453 ve devamı maddelerinde mal sigortaları başlığı altında düzenlendiğinden, davanın tüketici mahkemesi veya ticaret mahkemesinde görülmesinin ya da sigorta şirketinin davacı veya davalı olmasının arabuluculuk yönünden dava şartı niteliğine bir etkisi bulunmadığı-
Yasaların yürürlük tarihiyle bağıntılı olmaksızın, kart hamilinin de tacir olduğu durumlarda, kart veren kuruluş ile tacir olan kart hamili arasındaki davalarda görevli mahkemenin "asliye ticaret" mahkemesi olacağı- 5464 s. Kanunun yürürlüğe girmesinden (01.03.2006) sonra ancak 6502 s. Kanunun yürürlüğünden (28.05.2014) önce; kartı veren kuruluş tarafından, "tüketici" sıfatını haiz kart hamiline karşı açılan davalarda, 5464 s. Kanunun 44/2. maddesi uyarınca, dava değerine göre sulh hukuk ya da "asliye hukuk" mahkemesinin görevli olduğu,  davanın, HMK.'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılması halinde, dava değerine bakılmaksızın "asliye hukuk" mahkemesinin görevli olduğu; dava, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 s. TTK'nın 6335 s. K. ile değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmeden önce, asliye ticaret mahkemesine açılmış ve taraflarca iş bölümü itirazında bulunulmamışsa, ortada "görev uyuşmazlığı" bulunmadığından, bu davaya "asliye ticaret" mahkemesince devam edilmesi gerekeceği-
Basit yargılama usulüne tabî olan pek çok dava ve işin sözlük anlamıyla “basit” davalar olmadığı- Nafakanın arttırılmasına ilişkin davada duruşma yapılarak inceleme yapılmasının zorunlu olduğu-
Kasko poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.