Erkeğin boşanma davası açması ve fiili ayrılığı başlatmasının, kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı-
Davalının eşinin hastalığı ile yeterince ilgilenmemesinin ve maddi-manevi destekte bulunmamasının davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu-
Manevi tazminatın tutarı belirlenirken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarının da dikkate alınması gerektiği-Dava konusu olayın tarihi, yanlar arasında olayın öncesine ait sorunların bulunması, olay günü tartışmış olmaları gözetildiğinde davacı yararına takdir olunan manevi tazminat fazla olup, mahkemece davacı yararına daha alt düzeyde manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemi-
Tarafların aralarında yaptıkları bir anlaşma bulunmadıkça, boşanma kararıyla birlikte ve boşanma kararından sonra da devam edecek şekilde müşterek konutun bir bölümünün veya tamamının eşlerden birine tahsisine karar verilemeyeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat değerinin az olduğu-
Siyasi rakibi hakkında, ağır eleştiri sınırlarını aşıp onu yerer ve onurunu zedeler nitelikte afiş hazırlayan kişinin bu eyleminin, karşı tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıyacağı–
Olayın tarihi, gelişimi, atılan mesajların içeriği dikkate alındığında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarının az olduğu-
Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yetmeyeceği, bunun yanında boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde de olması gerekeceği-
Manevi tazminata konu olan yayınların yapıldıkları tarihlerdeki görünür gerçeğe uygun oldukları, basının somut gerçeği araştırma yükümlülüğü bulunmadığı, haber niteliğinde olan yayınların yayınlanmasında kamu yararı bulunduğu, güncel nitelikteki askeri soruşturma kapsamında elde edilen bilgilerin toplumun haber alma hakkı kapsamında kamuoyuna sunulduğu anlaşıldığından, bu durumun, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.