Davalı erkeğin cevap dilekçesinde "eşinin fiziksel şiddetine maruz kaldığı" savunmasına dayanmadığı anlaşıldığı, ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun bir şekilde ileri sürülmeyen ve davalı tarafça dayanılmayan bu vakıanın, mahkemece kendiliğinden hükme esas alınmasına ve davacı kadına kusur olarak yüklenmesine imkân bulunmmadığı, tanıkların, tarafların ileri sürmediği, uyuşmazlık konusu olmayan bir vakıayı doğrulaması da hâkimi bağlamayacağı, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında gösterdiği delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık davacı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olmakla birlikte davalı erkeğin kusuru daha ağır olup, belirlenen bu kusur durumuna göre de davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği-
Boşanmadaki maddi tazminatın hükmün kesinleşmesinden sonra muaccel hale geleceği,faize de bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekeceği-
Tarafların kusur durumları, davalının gayri resmi evlenme tarihindeki yaşı, olayın gelişim süreci, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fazla olduğu, daha alt düzeyde uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma
Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemi-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
Davacının gazetede yer alan ifadeler için gazete yazı işleri müdürüne dava açmasının doğru olmadığı ve sıfat yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiği- Haberin görünür gerçeğe uygun olduğu, davalıların bu haberden dolayı sorumlu tutulmaması gerektiği-
Davalı sicil amiri olarak sicil raporunda davacının davranışlarını değerlendirerek kanaat açıklamasında bulunmuş olup; davacı da, davalının kişisel kusurlu (kin, hınç, düşmanlık ve benzeri davranışlar) olduğunu kanıtlayamadığında, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında, yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin eşine "Köpek gibi ayağıma gelecek" şeklinde hakaret ettiği, "Boşanmayacağım, süründüreceğim" diye ailesinin yanında eşini aşağıladığının anlaşıldığı, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Gerçekleşen kusurlu davranışların kadının kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıdığı, boşanma sonucu kadının en azından eşinin maddi desteğinden de yoksun kaldığı, kadın yararına TMK m.174/1-2 koşullarının oluştuğu-
Kitabında davacı hakkında yaptığı açıklamalar davacının adil yargılanma hakkını ve masumiyet karinesini zedeler ve adil yargılanma yapıldığına olan inancını sarsar nitelikte olduğundan davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu benimsenip davalılardan …'ın, manevi tazminat ile sorumlu tutulması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.