Menfi tespit davası-
Haksız rekabetin tespiti, markanın hükümsüzlüğü ve ticaret ünvanının terkini talebine-
Hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olmasının zorunlu olduğu-
Hükmün gerekçesi ile sonuç kısmının birbiri ile çelişmemesi gerekeceği-
Dosya içindeki resimlerden dava konusu taşınmazın üzerinde ağaçlar olduğunun anlaşıldığı ve davalılar tarafından ağaç bedellerinin de tahsili talep edildiği halde, hükme esas alınan bilirkişi heyetinin raporunda ağaçlar yönünden değerlendirme yapılmadığı dikkate alınarak bu husustaki çelişki gidermek üzere ek rapor alınması gerektiği; Kamulaştırma Kanunu 10. maddesi gereği tespit edilen bedelin mahkeme kararının kesinleşmesi beklenmeksizin derhal davalılara ödenmesi için ilgili Bankaya müzekkere yazılması gerektiği halde, yazılı şekilde kararın kesinleşmesi halinde davalılara ödenmesine karar verilmesinin yanlış olduğu; mahkemece 6459 sayılı Yasa gereğince yasal faize hükmedilmiş ise de infazda tereddüt uyandıracak şekilde faizin uygulanmasının bitiş tarihinin kararda yazılı olmamasının usule ve yasaya aykırı olduğu-
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemi-
Mecra hakkı tesis edilecek taşınmazların tapulu olması gerektiğinden bilirkişi raporuna göre mecra hakkı tesisin edilen yerin Hazineye ait ve tapusuz olduğu anlaşılan su arkından geçirilmesine karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Davanın, dava dışı işçilere ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük öneminin olduğu, iflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacakların iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetlerin de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturacağı, ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceğinin doktrin ve uygulamada kabul edildiği-
Davalılar adına kayıtlı payların miras bırakanların veraset ilamları gözetilerek davacının miras payı oranında iptali ile iptal edilen bu payın davacı adına tescili gerekirken, metrekare cinsinden kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece her bir dava hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilmesi gerektiğinden, hem erkeğin hem kadının davası kabul edildiğine göre yargılama giderleri hakkında infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde her dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.