Hukuka aykırı eylem 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası kapsamında yer alan karayolu üzerinde meydana gelmiş olup TCDD Yolları İşletmesine ait trenin hemzemin geçitte üçüncü şahıslara verdiği zarardan dolayı açılacak tazminat davasının çözüm yerinin Adli Yargı olduğu-
Görülmekte olan sorumluluk davasındaki karar, sorumlular arasındaki rücu davası yönünden kesin hüküm oluşturmaz ise de sorumluluk davasının kararı için güçlü delil oluşturacağı- yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olmasının zorunlu olduğu- Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunmasının gerektiği- Hükümde çelişki ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar yazılmasının doğru görülmediği-
Yol çalışma sahasında yeterli işaretleme olmaması iddiası ile meydana gelen trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen araç hasar bedelinin rücuen tazmini istemi-
Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idarelerin, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı- Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararların, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği- Mahkemece, davalı belediye bakımından davanın yargı yolu caiz olmadığından dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
İşyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
Ödenen tazminatın rücuan tahsili istemiyle açılmış olan davanın, bir iptal davası veya idari sözleşmeden kaynaklanan bir dava olmadığı, söz konusu davanın aynı Kanun hükmü anlamında “tam yargı davası” niteliği taşımadığı, tam yargı davalarının ancak her hangi bir idari eylem ve işlemden dolayı kişisel hakkın doğrudan muhtel olması halinde ve o kişisel hakkın sahiplerince açılabileceği; dolayısıyla, her hangi bir davanın tam yargı davası olarak nitelendirilebilmesi için, ortada öncelikle bir idari işlem veya eylemin bulunmasının gerektiği ve ayrıca bu işlem veya eylem nedeniyle kişisel bir hakkın ihlal edilmiş olmasının da gerektiği-
Satış yetkisi içermeyen vekaletnameye dayanarak satış işlemi yapılmasından doğan zararlardan doğan hâzineye karşı açılan tazminat davalarının adli yargıda görüleceği-
Anayasanın 129/5.maddesi gereğince memurların ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken meydana gelen zararlara ilişkin davaların idare aleyhine dava açılabilmesinin, eylemin hizmet kusurundan kaynaklanmış olması koşuluna bağlı bulunmasına; dava dilekçesinde sıralanan maddi olguların davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığını göstermesi karşısında, öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılmasının gerekeceği-
Ölenin yakınlarının açtığı, Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ile anlaşmalı olan kurumun evde bakım hizmetini yerine getirmemesi ve sonrasında gerçekleşen olaylar sonucu vefat etmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkin davada; Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ile özel evde bakım hizmetleri şirketi için Tüketici Mahkemesinde dava açılmasının hukuka aykırı olduğu- Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden davanın idari dava olduğunun ve idare mahkemelerinde görülmesinin kabulü gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.