Henüz ortada açılmış ve kesinleşmiş bir boşanma davası olmadığına göre eldeki mal rejimi davasının görülebilirlik ön koşulu olan boşanma davası gerçekleşmediğinden tarafların resmi evliliği devam ettiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 10/1 maddesine göre Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabii oldukları mal rejiminin aynen devam edeceği, eşler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde başka bir rejimini seçmedikleri takdirde 01.01.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılacakları, yasanın emredici bu hükmü uyarınca ve aynı kanunun 10/3. maddesine göre eşlerin, ancak yukarıda öngörülen bir yıllık süre içerisinde yapılmış bir mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallarca katılma rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilecekleri, söz konusu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde: eşlerin geçmişe etkili olarak mal ayrılığı rejimini seçemeyecekleri, eş anlatımla, tarafların geçmişe etkili bir biçimde edinilmiş mallara katılma rejimi dışında kanunun tanıdığı başka seçimlik bir mal rejimini (mal ortaklığı, mal ayrılığı ya da paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinden birini) evlenme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere seçemeyecekleri, dolayısıyla, böyle bir belirlemenin yok hükmünde olup, kamu düzenine ilişkin bu yasal sınırlama sözleşme serbestisi kurallarına dayanılarak aşılamayacağı, edinilmiş mallara katılma rejimi dışındaki diğer mal rejimlerinin benimsenmesine ilişkin sonradan yapılan sözleşmelerin ancak ileriye etkili olarak yapıldığı tarihten sonraki dönem için sonuç doğuracağı-
Her iki tarafın eşit veya denk maaş almak suretiyle çalışmaları halinde, gelirlere sahip olduklarının ve davacının katkısının bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Somut olayda, taraflar Noterde düzenleme şeklinde düzenlenen sözleşmeyle mal ayrılığı sözleşmesi imzalamışlardır. Bu durumda, önceki mal rejimi sözleşme ile sona ermesi halinde evlilik birliği devam etse dahi eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın görülmesi gerekeceği-
Katılma alacağı davasında, davalı tarafından her ne kadar 12.01.2001 tarihinde taşınmazı tapuda arsa sahibinden satın alınmış olsa da, esasen kendi kabulleriyle 10.05.2002 tarihinde edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde, bedeli ödenmek suretiyle satın aldığı ve bu nedenle alınan taşınmazın TMK.nun 219. maddesi gereğince edinilmiş mal ve ödenen bedelin edinilmiş maldan karşılanmış olduğunun kabulü gerekeceği-
Her eşin diğer eşteki malının geri verilmesini isteyebileceği, belli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden eşin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olacağı–
Katkı alacağına ilişkin zamanaşımı konusunda Borçlar Kanununun 125. maddesindeki on senelik zamanaşımı süresinin uygulanmasının gerekeceği-
Mal varlıklarının tasfiye anındaki sürüm değerlerinin göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Satışı vaad edenin, taşınmazın maliki olmaması satış vaadinin geçerliliğini ve içeriğini etkilemeyeceği- Resmi şekle uygun olarak geçerli bir biçimde kurulan sözleşmede yer alan davalının taşınmazın mülkiyeti devir ediminin ifasının, üçüncü kişinin aynı taşınmazla ilgili açtığı davada verilen “üçüncü kişi lehine” iptal kararı nedeniyle, ilerde de imkansızlaşması nedeniyle, davalının taşınmazın mülkiyetini devir vaadine ilişkin “aynen ifa” nın yerini “tazminat borcunun” alacağı-
TMK.nun 203. maddesine göre, "mal rejimi sözleşmesinin, evlenmeden önce veya sonra yapılabileceği; tarafların istedikleri mal rejimini, ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebileceği, kaldırılabileceği veya değiştirilebileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.