Kural olarak; bir eş adına tapuda kayıtlı bulunan ya da edinilen taşınmaza diğer eşin para ya da para ile ölçülebilen maddi anlamda bir katkısının olması halinde katkı payı alacağı istenilmesinin mümkün olacağı-
Taşınmazın 01.01.2002 tarihinden sonra edinildiğinin tespit edilmesi halinde, kural olarak taşınmaz edinilmiş mal olarak kabul edileceğinden, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekeceği-
Dava konusu 6077 ada 42 parsel 4 numaralı meskenin 20.04.2004 tarihinde davalı adına tescil edilmiş olduğuna göre dava, 4721 sayılı TMK'nun 202 ve davamı maddeleri gereğince edinilmiş maldan kaynaklanan katılma alacağı ve değer artış payı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK. m.229) ve denkleştirmeden (TMK. m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK. m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK. m.231) yarısı üzerinden (TMK. m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK'nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekeceği-
Banka cevabına göre, "evlilik birliği içinde ödendiği" anlaşılan sadece 14 taksit karşılığı olan miktar üzerinden hesaplamanın yapılması ve katılma alacağının hüküm altına alınması gerekeceği- Faiz talebi olmadığı halde talep aşılarak alacağa faiz işletilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava konusu taşınmaza davacının katkıda bulunduğu anlaşıldığından, belirlenen katkı oranı ile taşınmazın dava tarihindeki değerinin çarpımı sonucu elde edilen miktarın, davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekeceği-
Davalının emekli olduğu tarihten önce taraflar arasında “katılma rejimi” son bulduğundan davacı, bu nedenle davalının aldığı emekli ikramiyesi üzerinde bir hak iddia edemeyeceğinden davalının aldığı emekli ikramiyesine yönelik isteğin reddinin gerekeceği-
Mahkemece; mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle ödenen peşinat ve taksit miktarlarının göz önünde bulundurulması ve hesaplanması, aynı tarih itibariyle kalan kredi ya da taksitlere ilişkin borçlar ile meskene ait varsa tüm borçların hesaplamada gözetilmesi, ondan sonra dosya tamamıyla birlikte bir uzman görüş sahibi ile mali müşavir ya da muhasebeciden oluşacak bilirkişi kuruluna verilerek davacının katılma alacağının belirlenmesine ilişkin raporun alınması ve saptanan katılma alacağı konusunda bir karar verilmesi gerekirken farklı gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Artık değere katılma alacağı isteği-
Katılma alacağı söz konusu olduğunda eşlerin çalışıp çalışmamasının, belirli bir gelire sahip olup olmamasının bir öneminin bulunmadığı-
Dava konusu taşınmazın edinim tarihine göre, eşler arasında 743 sayılı MK.’nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık BK.’ nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.’nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenleme eldeki davaya uygulanamaz. Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta TMK.’nun 5. maddesi yoluyla BK.’ nun başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava için öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresini öngören 125. maddesindeki düzenlemenin uygulanması gerektiği açıktır. BK.’ nun 132. maddesinin 3 fıkrasının 3 bendi uyarınca evlilik (nikâh) devam ettiği sürece alacaklar bakımından eşler arasında zamanaşımı işlemez. Bu bakımdan BK.’ nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı başlangıcı boşanma kararının kesinleştiği tarih olmaktadır. Mahkemece, uyuşmazlığın esası bakımından karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın edinildiği tarih itibariyle uyuşmazlığın 01.01.2002 tarihinden önceye ilişkin olduğu gözden kaçırılarak yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.