Dava dilekçesinin içeriği ve taraflar arasındaki evlenme tarihi ve banka hesabının açılma tarihine göre davacı vekilinin isteği, davalı adına açılan banka hesabında bulunan para üzerindeki katılma alacağı isteğine ilişkin olup, bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK. m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekeceği-
Bankadaki mevduat ile ilgili de talepte bulunulmasına karşı mahkemece sadece taşınmaz üzerinden hesaplanan katılma alacağına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
8. HD. 25.06.2019 T. E: 2018/13571, K: 6421-
Hakim tarafların talep sonucuyla bağlı olup her bir talebi hakkında verilen kararın gerekçeli karar ve hükümde ayrı ayrı göstermesi gerektiği- Faiz talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasını hatalı olduğu-
Mahkemece, davalının kişisel malı olan taşınmazın satış bedelinin dava konusu taşınmazın alım bedelini karşılayıp karşılamadığı araştırılmadan karar verilmesi doğru olmadığından, dava konusu taşınmazın alış tarihindeki değeri ile davalının kişisel malı olan taşınmazın satış bedeli ayrı ayrı belirlenerek, dava konusu taşınmazın davalının kişisel malı olan taşınmazın satım bedelinin tamamı ile alınıp alınmadığı, satım bedeli yetmiyor ise, yapılan katkı oranının tespit edilmeye çalışılması, bulunacak katkı oranı, dava konusu taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın tarih) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılarak, kişisel maldan tasfiyeye konu mala yapılan katkı miktarının hesaplanması, kalan kısmın ise aksi kanıtlanamadığından edinilmiş mal kabul edilerek bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı eşin edinilmiş malına ilişkin borcun bir kısmı bu eşin kişisel malından karşılanmış olduğundan, kişisel mallardan karşılanan miktarın, malın alım tarihindeki değeri içindeki oranı bulunarak, bu oranın malın tasfiye tarihindeki sürüm değeri ile çarpılması ve belirlenen miktarı TMK. mad. 230/1 uyarınca davalının denkleştirme alacağı (edinilmiş malın borcu) olarak malın tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşümü gerektiği- Malın kredi ile ödenen ve iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu dosya içinde mevcut olduğundan; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının (taksit sayısı-100 adet), toplam kredi borcuna (toplam taksit sayısı 120) oranının, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenmesi, bu miktarın da davalı yararına denkleştirilmesi suretiyle düşümünün yapılması, diğer yandan, edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği dönemde ödenen 20 adet taksitten 7 adedinin davalının kişisel mal grubundan karşılanmış olduğu toplanan delillerle sabit olmakla, bu ödemeye isabet eden bölümü yönünden de denkleştirme hesabı yapılarak davalı lehine düşüm yapılması ve bu şekilde hesaplanacak olan taşınmazın borç miktarı ile davalının belirtilen denkleştirme alacakları taşınmazına tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktarın, davacının artık değere katılma alacağı hesabında göz önüne alınacağı; eşler mal rejimi sözleşmesiyle farklı bir oran kararlaştırmadıklarından; TMK. mad. 236/1 gereğince, bu miktar içinde davacı eşin yarı pay oranında artık değere katılma alacağının mevcut olacağı-
Taraflar 06.01.1994 tarihinde evlenmiş, 11.03.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 31.03.2010 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmış ve eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiş olup, katkı payı alacağı hesaplanırken davalı eş bakımından da 743 sayılı Kanunun 152. maddesinin gözetilmesi gerekeceği-
Boşanma dosyasının yargılama tutanağında bulunan ‘’alacak, eşya…’’ ibarelerinin mal rejimi tasfiyesini de kapsayacağı-
Dava; mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkin olup TMK.nun 232 ve 235/1 maddelerine göre mal varlıklarının tasfiye anındaki sürüm değerlerinin gözönünde bulundurulacağı, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihinin karar tarihi olarak kabul edilmesinin gerekeceği, mahkemece, karar tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken alacağa ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faiz yürütülmesi doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu yönün bozma nedeni yapılmadığı-
Davacı tarafça her ne kadar dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi istenmiş ise de TMK'nun 239/son fıkrası gereğince tasfiyenin sona erdiği tarih kararın verildiği tarih olduğundan karar tarihinden itibaren edinilmiş mallar bakımından yasal faize hükmedilmesi gerektiğinden TMK'nun 239/son maddesi gereğince katılma alacağına mal rejiminin tasfiye tarihi olan karar tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.