Mahkemece verilen ilk kararda borçlunun diğer şikayet nedenleri, kabul edilmiş alacaklının sadece icra vekalet ücretinin maktu değil nispi olması gerektiği gerekçesiyle yaptığı temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtayın ilgili dairesinin icra vekalet ücretinin nispi olması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verdiği; diğer şikayetler hakkında verilen karar temyiz edilmeyip bozma kapsamı dışında kaldığından mahkemenin, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz oranı uygulanması ve 750,00 TL ilam vekalet ücreti yönündeki kararlarının kesinleştiği; bozma sonrası verilen kararda bu husus dikkate alınmadan, tüm şikayet sebeplerinin reddi anlamına gelecek şekilde davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Tavzihle düzeltilebilecek olan hükümlerin HUMK’nun 455. (HMK.'nun 305.) maddesinde belirlenmiş olup, davalının tavzih talebinin bu hükümlerden olmaması durumunda reddi gerekeceği-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde borçlu olarak sadece dava dışı asıl borçlunun gösterildiği dikkate alındığında, ipotekli taşınmazlardan birinin maliki olan davacı kefilin menfi tespit davası açmakta hukukî yararının bulunup bulunmadığı- Ticarî krediyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davacının temerrüdünün oluştuğu, davaya konu krediden doğan banka alacağının davacı kefilden tahsili amacıyla yapılan icra takibinin hâlen derdest olduğu, eldeki davaya konu takip dosyasında; dava dışı asıl borçluya ve ipotek veren üçüncü kişi konumunda olan davacıya ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte icra emri gönderildiği, takip konusu alacağın aynî teminatını oluşturan ipotekle takyit edilmiş taşınmaz bulunmakta olup, davacıya ait taşınmazın da bu taşınmazlar arasında olduğu, davalı bankanın TMK.'nın 873/3. maddesine uygun talepte bulunduğu ve takip talepnamesinde davacı ile ipotek veren diğer üçüncü şahısları doğru olarak borçlu hanesinde değil, "rehin veren üçüncü şahıslar" hanesinde gösterdiği- İİK 149 ve 149/b maddeleri, "ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini" düzenlemekte olup, bu hükümlere göre, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında "şekli mecburi takip arkadaşlığı" olduğundan, ipotek veren davacının eldeki menfi tespit davasını açmakta hukukî yararı bulunduğu-
Deftere kayıtlı alacak bakımından, konkordatonun tasdikinin «mahkeme huzurunda kabul» niteliğinde olduğu–
Takibe konu ilamın hüküm fıkrasında "...bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsili"ne karar verilmesi halinde, tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği-
İlamlı icra takibinde faiz ve diğer alacakların fazla istendiği yönündeki başvuru İİK'nun 41. maddesi yollamasıyla İİK'nun 16/2. maddesinde yer alan bir hakkın yerine getirilmemesi nedeniyle ilama aykırı işlem yapıldığı iddiası olduğundan süresiz şikayete tabi olup, her zaman ileri sürülebileceği-
İİK. 150/ı maddesi çerçevesinde yapılan takiplerde, borçlunun kendisine gönderilen hesap özetine 8 gün içinde noter marifetiyle itiraz ettiğinin anlaşılması halinde alacaklının alacağının İİK’nun 68/b maddesi çerçevesince alacağını ispat edebileceği, bu konuda icra mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca ulaşılabileceği–
Borçlunun ilama aykırılık şikayetine dayalı olarak takibin ve icra emrinin iptalini talep etmesi ve haklı çıkması halinde, icranın iadesini isteyebileceği bu durumda hukuki yararı mevcut olduğuna göre, borcun icra takibinden sonra ödenmiş olması, şikayetin esasının incelenmesine engel olmadığı-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olup hükümde sadece icra emrinin iptaline karar verilmiş ancak hangi icra emrinin iptal edildiği de belli olmadığından ve asıl dosya ile birleşen dosya hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaması da isabetsiz olduğundan mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Şirket adı yanında ortakların isimlerinin yazılmasının, ilamın davalısı olduklarını göstermeyeceği için, takipte borçlu olarak kendilerine icra emri çıkarılmasının mümkün olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.