Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektireceği, o halde İİK.nun 68/b ve İİK.nun 150/ı maddesinin tüketici kredilerinde uygulama olanağının olmadığı-
Yargılama sırasında şikayet sebepleri dikkate alınarak yeniden usule uygun şekilde çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin örnek 3 icra emri düzenlenerek borçlu tarafa tebliğ edilmiş olduğundan, icra emrine yönelik tüm eksikliklerin giderilmiş olması nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı ve şikayet tarihinde borçlunun şikayette haklı olduğu anlaşıldığından aleyhine yargılama gideri ile vekalet ücreti verilmesine yer olmadığı-
Mahkemece, öncelikle icra emrinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği konusunda değerlendirme yapılması, icra emrinin usulüne uygun düzenlendiğinin anlaşılması halinde, şikayete konu nafaka borcunun muhtıra tarihi itibariyle, borçlunun sunduğu ödeme dekontları da değerlendirilerek bakiye borcun Yargıtay denetimine imkan tanıyacak şekilde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak ek rapor düzenlettirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK. 150/ı maddesine göre ‘ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi dahi’ krediyi kullandıran (alacaklı) taraf (banka), hesap özetini noter vasıtasıyla borçluya gönderildiğine dair noterden tasdikli bir örneği, icra müdürlüğüne ibraz ettiği takdirde borçluya ‘örnek 6’ icra emri gönderilebileceği–
Birleştirmeye konu davalar bağımsız kimliklerini koruyacağı- Birleşen dosya hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmeden, asıl ve birleşen dosyalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaksızın yalnızca asıl dava yönünden inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin hatalı olduğu- Asıl dosya ve birleşen dosyaların karar başlığında ayrı ayrı gösterilerek hüküm kurulmamasının şekli ve usuli bir eksiklik olduğu-
Alacaklı tarafından takibe dayanak yapılan ilam takip tarihinden önce bozulmuş olup, alacaklı tarafından icra takibine başlanırken geçerli bir ilam sunulmadığından, bozulmuş bir ilama dayalı olarak ilamlı icra takibine başlanamayacağı-
Kıdem tazminatı için mahkemece yapılacak işin; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olması gerekeceği-
Mahkemece, kamu düzeni ile ilgili olan İİK’nun 58. maddesi gözetilmek suretiyle, şikayete konu icra emrinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden bu alacak kalemi yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlamda açıkça "avans faizin" uygulanmasına karar verildiği buna göre alacağa 3095 sayılı Yasa'nın 2/2. maddesinde öngörülen avans faiz oranlarının uygulanması gerektiği-
E.ya ilişkin hüküm içermeyen ilamların «ilamlı takip» konusu yapılamayacağı–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.