İlam alacaklısı A.Ö. olup, reşit çocuk E.Ö.’a yapılan ödemenin, alacaklı tarafından kabul edilmediğinden ve İİK 33. maddesi kapsamında kalan ödeme olmadığından nafaka ödemesi olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu durumda mahkemece; anılan ödemelerin dosya borcundan mahsup edilmeden sonuca gidilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda müştereken ve müteselsilen tahsil hükmü bulunmadığından ve borçluların eşit olarak sorumlu olduklarının kabulü gerekeceğinden, borçlunun şikayetin kısmen kabulü ile icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibine konu ilamın “Hüküm fıkrasının yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin ve harca ilişkin paragraflarında “davalılardan” sözcüğünden sonra gelmek üzere “müştereken ve müteselsilen “ sözcüklerinin yazılmasına” şeklinde düzeltilerek onandığı anlaşıldığından, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hükmün içeriğinin aynen infazı gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda, mahkemesince ‘reeskont faizi ile birlikte alacağın tahsiline’ karar verilmiş olması halinde, icra mahkemece –bilirkişiden alınan rapora göre- ‘avans faizi oranları esas alınarak belirlenen alacağın tahsiline’ karar verilemeyeceği–
İlamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu- İlamın incelenmesinde gerek icra dairesi ve gerekse icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı; iki davalının bulunduğu ve alacaklı lehine hüküm altına alınan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline hükmedildiği, davalıların müteselsilen sorumlu oldukları yönünde bir açıklamaya yer verilmediği, icra emrinde ise; tüm alacakların her iki davalıdan müteselsilen tahsilinin talep edildiği görüldüğünde borçlular ilamda hüküm altına alınan borçtan yarı yarıya sorumlu olacaklarından, şikayetin kabulü ile icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlama konu alacak faiz alacağı olduğundan, bu alacağa mahkeme karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin mümkün olmadığı-
Mahkemelerin sair kararlarının yanı sıra somut olayda bir işin yapılmasına ya da belli bir meblağın ödenmesine ilişkin olmak üzere verdiği eda hükmü içeren kararlarının ilamlı icraya konu edilebileceği-
Takibe dayanak ilamda “müşterek müteselsil” şeklinde sorumluluk belirtilmediğine ve “davalılardan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulduğundan, ilamda iki davalının yer aldığı dikkate alınarak hükmün bazı bentlerinde yer alan alacaklar yönünden takibin ½'sinin iptali gerekirken şikayetçi yönünden takibin tümden iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.