Hükmi şahsiyeti bulunmayan muhataba haciz ihbarnamesi gönderilmesi işlemine karşı süresiz şikayet yoluna başvurulabileceği–
İİK.'nun 89/1. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesinin 3. kişi şirkete tebliği tarihi itibariyle, 3. kişi şirketin icra dosyasının borçlusu olan K.Ç.Y ..... Şti ye kesinleşmiş ve muaccel bir borcu olup olmadığının tespiti amacıyla, her iki şirkete ait defter ve belgeler ile varsa cari hesap ekstrelerinin, kesilen karşılıklı fatura ve ödeme belgelerinin üzerinde mahkemece karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, sadece 3. şahıs şirketin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde tazminat talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu
Şikayetçinin takipte borçlu olmaması nedeniyle borç muhtırası gönderilmek suretiyle borçlu haline getirilmesi ile hak ve alacaklarına haciz uygulanması usul ve yasaya aykırı olduğundan, bu gerekçe ile şikayetin kabulü gerekirken, eldeki davanın İİK’nun 99. maddesi uyarınca istihkak davası olarak görülüp yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsiz ise de; sonuçta istem kabul edildiğinden kararın sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak, talebin “...şikayet..” olarak nitelindirilmesi karşısında harç ve vekalet ücretinin “...maktu..” olarak belirlenmesi gerektiğinden, istemin istihkak davası olarak görülmesi nedeniyle harç ve vekalet ücretine nisbi oranlar üzerinden hükmedilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de; bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İİK'nın 296. maddesine göre; konkordato talep eden ile sözleşme ilişkisi içerisinde bulunan karşı taraf, aralarında bulunan sözleşme ilişkisini, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdiremeceği gibi, taraflar arasında ki sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunsa da, bu hükmün uygulanmayacağı, konkordato talep eden şirketlerin, konkordato talep tarihinden önce doğmuş elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon gibi borçlarından dolayı bu hizmetleri sağlayan şirketlerin sırf bu nedenle sözleşmeyi feshederek konkordato talep eden davacılara bu hizmetleri sunmaktan kaçınamayacağı, davacı şirketler, konkordato talep tarihine kadar bu hizmetleri sunan şirketlerden hizmet almaya devam etmiş olup; konkordato talep eden şirketlere, bu hizmetleri sunan şirketlerin, konkordato talep tarihine kadar ki borçlarından dolayı hizmeti ifadan vazgeçmeyip sırf konkordato talep edildiği gerekçesi ile bu hizmetleri ifadan kaçınamayacağı, konkordato talep eden şirketler ile bu hizmeti sunanlar arasında düzenlenen sözleşmenin, sözleşme süresinin sona ermesi sebebiyle veya sözleşmede bulunan başka bir sebeple sona erdiği ispat edilmiş olmasa, konkordato talep edenler, konkordato talep tarihinden önce doğduğunu iddia ettikleri elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon borçlarından dolayı, bu hizmetlerin kesilmesini tedbiren talep edip edemeyeceği noktasındaysa; HMK'nın 390/3 ve 391/2 b ve c fıkralarına göre, tedbir talep eden ilgilinin, ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça ve bunun dışında; tedbir talebinin hangi sebebe dayandığını, neyin üzerine tedbir konulacağını da ifade etmesi gerektiği, konkordato talebinden önce ne kadar borcu olduğunu dahi belirtmeden hizmet aldığı bütün şirketler aleyhine tedbir talebinde bulunulmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu, hizmet aldığı şirketin bu hizmeti konkordato talebinden önceki borçtan dolayı keseceğini veya kestiğini açıkça ifade ederek, iddiasını somutlaştırarak tedbir talebinde bulunması gerektiği-
Mahkemece, süresinde olmadığından şikâyetin reddine karar verildiğine göre, şikâyet olunan lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği-
Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 s. TBK.’nun 622-623. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak, şirketin karına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklılarının, borçlu ortağın şirketteki kar payını İİK.nun 89. maddesine göre haczettirebilecekleri, ayıca, adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczinin mümkün olduğu (6098 s. TBK. mad. 638)-
İİK. nun 89/IV maddesi hükmüne göre haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarihte 3.kişi uhtesinde kesinleşen asliye hukuk mahkemesi kararı gereğince borçluya ait alacak bulunduğu anlaşılması halinde, icra mahkemesince alacaklının şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu aleyhine yapılan icra takibinde, borçlu şirkete ait hesap hareketlerinin bankadan istenmesinin Bankacılık Kanunu mad. 73. maddesi kapsamında müşteri sırrı niteliğinde olduğu iddiasıyla icra müdürlüğünce gönderilen müzekkerenin iptalini talep edilen davada, kanundaki kısıtlamaların (Bankacılık K. mad. 73), bankaların mensupları ve diğer görevlilerin sıfatları sebebiyle öğrendikleri sırları ihtiyari ve keyfi olarak açıklamalarına engel nitelikte olduğu; cebri icrayı etkiler bir kısıtlama kanunda yer almadığından cebri icrayı kapsamayacağı; şikayetçi bankanın isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararı, icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HMK.'nun 389. ve izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan bir takip muamelesi sayılamayacağı- İcra takibinin durdurulmasının ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmeyeceği- Menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararının, davanın tarafı olmayan takip alacaklısı banka yönünden sonuç doğurmayacağı ve ona karşı hüküm ifade etmeyeceği-
İİK'nun 89. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında alacağın varlığı 1. haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi ile belirleneceğinden, somut olayda davacıya 1. ihbarnamesi tebliğ edilmiş olup, tebliğ tarihinden sonra yapılan ödemelerin kötü ödeme olarak kabul edileceği ve davacının bu miktar ödeme yönünden takip alacaklısına karşı sorumlu olması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.