Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
Ticaret sicil kayıtlarına göre, 3. kişi ile haciz adresinde birlikte faaliyet gösteren davadışı şirketin yönetim kurulu üyesi ........... olup anılan şahıs ile borçlular arasında yakın akrabalık bağı olduğunun anlaşıldığı, vergi kayıtlarına göre, borçlunun faaliyetine devam etmediği, terkin edildiği de görülmekle, borçlu ile 3. kişi arasında muvazaanın varlığının kabulü gerekeceği-
Üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Dava konusu haciz tutanağı incelendiğinde 4 adet büyük baş hayvanın yanı sıra bir adet süt sağma makinesinin de haczedildiği ve üçüncü kişinin bunların tamamına-
Davalı üçüncü kişi ve borçlunun haciz yapılan ev adresinde birlikte oturmaları nedeniyle İİK. nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla davacı alacaklı yararına sayılacağı; icra müdürünün hatalı işlemi sonucu alacaklının dava açmak zorunda bırakılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı-
Alacaklının İİK'nın 99. maddesine dayalı, istihkak iddiasının reddi talebine ilişkin davada anılan kanun maddesinde tazminata ilişkin düzenleme mevcut olmadığından davacı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
8. HD. 15.05.2019 T. E: 2017/14424, K: 5099-
Muvazaalı alacaklı (davacı 3.kişi) tarafından borçlu hakkındaki takibin, borcun doğumundan sonra başlatılmış ve aynı gün ödeme emirleri borçlular tarafından icra müdürlüğünde tebliğ alınarak, sürelerden feragat edilmek suretiyle takip kesinleştirilerek dava konusu makinalar aynı gün haczedilip, yapılan ihalede alacağa mahsuben alacaklı tarafından satın alınmış olduğundan, her ne kadar icrada gerçekleşen ihale ile mülkiyet alıcıya geçerse de, dava konusu uyuşmazlıkta icra aşamasındaki olağan dışı kısa sürede gerçekleşen ihale, alacaklıdan mal kaçırmak amacına yönelik olduğundan (takip ve ihale danışıklı olduğundan) dava konusu malların (makinelerin) mülkiyetinin davacı alıcıya geçmemiş sayılacağı, bu nedenle davacı 3.kişinin dayandığı ihale danışıklılık nedeniyle geçersiz olduğundan, mahkemece “istihkak davasının reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Haczin, borçlu huzurunda yapılmış olması halinde, mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı lehine sayılacağı, bu yasal karinenin aksinin fatura ve vergi kayıtlarıyla ispat edilemeyeceği-
Haciz üçüncü kişi şirketin şube adresinde yapılmış olmakla haciz adresinde borçluya ait herhangi bir belge de bulunmamış olduğundan, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğu- Alacaklı, borçlu şirket hakkında yapılan internet haber sayfaları, dergi röportajı ile borçlu ve üçüncü kişinin defterlerine dayanmış olmasına rağmen, mahkemece sadece üçüncü kişi şirketin defterleri sunulan faturanın mahcuza ilişkin olup olmadığı yönünden denetlenerek, üçüncü kişi ile borçlu şirket arasındaki ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı incelenmeksizin hüküm kurulmuş olduğundan, borçlu şirket ve üçüncü kişi şirket ticari defterleri üzerinde yaptırılacak inceleme ile (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak) üçüncü kişi ile borçlu arasında alacaklının iddia ettiği gibi konsinye satış ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususlarını da kapsayacak şekilde bilirkişi raporu alındıktan sonra, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
“Sabit gelir sahibi olduğu ispatlanmamış yirmi yaşlarındaki borçlunun oğlu tarafından tüm ev eşyalarının satın alındığı” iddiasının, yaşam deneyimlerine aykırı sayılması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.