İcra emrinin borçlu şirkete 05.06.2014 tarihinde davalı üçüncü kişi imzasına tebliğ edildiği, ödeme emrinin tebliğ edildiği adrese 27.06.2014 tarihinde, hacze gidildiği ve haciz tutanağında “...adresin kısmen taşınmış/taşınmak üzere...” olduğu tespiti yapılmış ve çevreden sorulması üzerine caddenin karşısına taşındığının öğrenildiği, bu adreste dava konusu haczin gerçekleştiği, icra emri tebligatının davalı üçüncü kişi tarafından alınması, haciz mahallinde borçluya ait güncel evrakların bulunmuş olması dikkate alındığında, somut olayda İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olup, üçüncü kişi tarafından istihkak iddiası ile birlikte sunulan bayilik sözleşmesi ve faturaların yasal mülkiyet karinenin aksinin ispatı için yeterli olmadığı-
Tapusuz taşınmaz malın zilyedi tarafından tapu dışı satışı ve alıcıya teslimi, yasaya göre hükümsüz olduğundan satıcının bu taşınmaz malı geri almağa yetkisinin olduğu-
Şikayet konu 21.09.2020 tarihli haciz borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamış ise de, borçlu şirketin haczin yapıldığı adresten 23.01.2018 tarihinde ayrıldığı, 29.01.2018 tarihinde ise üçüncü kişinin faaliyete başladığı, ne var ki, haciz mahallinde borçlunun ayrıldığı tarihten sonrasına ilişkin 11.03.2019 tarihli sipariş üretim belgesi, 06.02.2019 tarihli üretim formu, sigorta poliçesi gibi evraklar bulunmasına göre, haczin borçlunun elinde yapıldığını kabulü gerektiğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı üçüncü kişi ve borçlu şirketler arasında ortakları itibarı ile bağ bulunduğu belirlense de; bilirkişi incelemesi sonucunda haciz adresinin üçüncü kişiye ait olduğunun ve mahcuzların davacının sunduğu faturalar kapsamında kaldığının ve ticari kayıtlarında yer aldığının belirlenmesi karşısında davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Borcun kaynağı, 11.09.2009 keşide, 14.10.2009 vade tarihli bono olduğundan; İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği; İİK’nun 99. maddesinin sehven uygulanmasının ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacağı-
Haciz sırasında bilgisayarda yapılan aramada borçlu şirkete ait vergi levhası, 24.7.2012 tarihli sipariş formu, 1.5.2013 tarihli borçlu şirket adına ödeme alım maili ve 2010- 2011 tarihli belgeler bulunmuş olup, aynı yerde İnegöl 1.İcra Müdürlüğü 2013/ 952 talimat sayılı dosyasında yapılan 24.12.2013 tarihli haciz sırasında çöp kutusunun en üstünde borçlu şirket unvanının yazılı olduğu yapı ruhsat belgesi ve ihtarname olduğundan, bu koşullarda istihkak iddiasının alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulünün gerekeceği-
Davacı ile davalı borçlular arasındaki ilişkinin ticari işletme devri niteliğinde olduğundan, İİK. mad. 44 ve 818 s. BK. mad. 179 uyarınca işletmeyi devralan davacı 3. kişinin işletmenin borçlarından da sorumlu bulunduğu- İcra mahkemesince teminat karşılığı takibin durdurulmasına karar verildiğine göre, İİK. mad. 97/13 gereğince bu dava nedeniyle davacı 3. kişinin tutumu sonucu alacağın tahsili geciktiğinden davanın reddi nedeniyle alacaklı yararına dava konusu mahcuzların toplam değeri ile takip konusu toplam alacak değerinden hangisi daha az ise o değer üzerinden %40 gecikme tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Davacı üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davası üzerine davalı alacaklı tarafından cevap dilekçesi ile karşılık dava olarak açılan tasarrufun iptali davası hakkında da mahkemece olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Haciz mahallinde daha önce borçlu şirketin faaliyet göstermesi, davacının hacizli mallara ilişkin sunduğu faturalarında borçlu şirket tarafından düzenlenmiş olması, iki şirketin aynı alanda faaliyet göstermesi nedeniyle, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı-
Haczin tarafsız alanda yapılmış olması ve kolisaj evrakının üçüncü kişi adına olması nedenleriyle, İİK'nin 97/a maddesinde düzenlenen mülkiyet karinesinin üçüncü kişi lehine olduğunun kabul edilmesi gerekeceği- Borçlu ve üçüncü kişi arasında noterde düzenlenmiş aracı ihracatçı sözleşmesi uyarınca borçlunun ihracatlarda aracılık edecek, ihraç edilecek menkullerin yüklenmesi sırasında bir temsilci hazır bulundurabileceği, haciz sırasında borçlu yetkilisinin anılan sözleşme gereği haciz mahallinde olduğunun ve evraklar üzerinde adının bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği, borçlu ve üçüncü kişi ortakları arasında organik bağın bulunmadığı, üçüncü kişi şirketin takibe dayanak borcun doğumundan yaklaşık iki yıl önce kurulduğu, bu bilgiler ışığında alacaklının muvazaa iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın kabulü gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.