Hakim tarafından sonradan yazılan «gerekçeli karar»ın, daha önce son oturumda tutanağa geçirilen ve taraflara tefhim edilen «kısa karar»a aykırı olamayacağı—
Davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nin 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının bulunmadığı, bu nedenle davacı alacaklının İİK’nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerekirken, esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kesinleşen mahkeme kararı ile süresinde satış talep edilmemesi nedeniyle davaya konu haczin kaldırılmasına karar verildiğinden, istihkak davasının konusuz kaldığının kabulü ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdiri gerektiği-
Hacizde hazır bulunan üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunmadığı, haciz sırasında, işe başlama bırakma bildirimleri ile yoklama fişinin sunulması bir istihkak iddiası olarak nitelendirilebilir ise de bu belgeleri sunan muhasebecinin üçüncü kişi adına istihkak iddiası ileri sürme yetkisi bulunmadığından, usulüne uygun bir istihkak iddiasının varlığından söz edilemeyeceği, kaldı ki, haciz sırasında hazır bulunan ve istihkak iddiasında bulunmayan 3.kişi, hacizden itibaren İİK’nun 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde istihkak davası da açmadığından, mahkemece, davanın 6100 sayılı HMK’nun 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddi ile davalı alacaklı yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken, davanın esastan reddi ile davalı yararına nispi vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğu-
İstihkak davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmesi halinde maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
Üzerinde bulunduğu taşınmazdan ayrılıp bağımsız bir varlık kazanmamış olan bina enkazı hakkında istihkak iddiasında bulunulamayacağı–
Alacaklının muvazaaya dayanarak «3. kişilerin istihkak iddiasının reddini» istemesi halinde, İİK’nun 278 ve devam eden maddeleri uyarınca iptâl davasına gerek bulunmadığı-
Taraflar arasındaki sözleşme bedeline KDV dahil olmayıp, idare tarafından yükleniciye ödeneceğinin düzenlendiği, sözleşmede yer alan hususlara vaki herhangi bir itiraz olmadığı, temlik sözleşmesinde de KDV'nin temlik edildiğine dair bir ibare yer almadığı, bilirkişi raporundaki ödeme tablolarında bugüne kadarki KDV ödemelerinin yükleniciye (borçluya) yapıldığının tespit edildiği, bu durumda, Botaş nezdinde ilgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak KDV alacağının temlik sözleşmesi kapsamında kalmadığı-
Haciz esnasında borçlu şirket yetkilileri hazır olmadıkları gibi borçlu şirketin haciz adresinde faaliyette bulunduğuna dair bir delil elde edilemediği, haciz sırasında borçlu adına düzenlenmiş güncel tarihli su faturası bulunmuş olsa da fatura tek başına borçlunun ticari faaliyetlerine haciz adresinde devam ettiğine dair delil teşkil etmeyeceği, İİK mad. 97/a uyarınca mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, ispat yükü altında olan alacaklının delil olarak sunmuş olduğu borçluya ait vergi levhası,ticaret sicil kayıtları mahcuzların borçluya ait olduğunu kanıtlamaya elverişli olmadığı-
Davacı alacaklı vekili tarafından iddianın ispatına yönelik olarak takip dosyaları, ticaret sicil kayıtları, SGK kayıtları, tanık beyanı ve bilirkişi incelemesi deliline dayanılmış olup mahkemece bu deliller toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.