İtiraza konu takibin 26.02.2013 tarihinde başlatıldığı, icra emrinin 07.03.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafça alacaklıya banka aracılığıyla 02.01.2013, 01.02.2013 ve 01.02.2013 tarihlerinde 2.000'er TL nafaka ödemesi yapıldığı görüldüğünden, takip dayanağı ........ Aile Mahkemesi'nin 24.12.2012 tarih ........ Esas ....... Karar sayılı ilamından sonra ve takip tarihi olan 26.02.2013'ten önce yapılan toplam 4.000 TL miktarlı ödeme ile icra emri tebliğinden önce ve ilam karar tarihinden sonra yapılan 2.000 TL miktarlı ödeme İİK'nun 33/1 maddesi kapsamında kaldığından bu miktarlar için icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı itirazında bulunduğu, mahkemece alacaklıya cevap hakkı tanınmadan dosya üzerinden karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, İİK'nun 18. maddesi gereğince duruşma açılarak taraf beyanları alındıktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
İİK. mad. 33/1 'e dayalı icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazında, TBK. mad. 100 ve İİK. mad. 33 gözetilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle işlemiş faiz, icra vekalet ücreti ve takip masrafları dikkate alınarak borç miktarının belirlenmesi ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, işlemiş faizin fahiş olduğunu ileri sürdüğü, ancak bu konuda bir rakam belirtmediği, o halde faize yönelik şikayetin ise kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilerek sonuçta da borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin ve borçlu tarafından yapılan yargılama giderlerinin tamamının alacaklıdan tahsili gerekirken paylaştırılarak, bir kısmının borçlu üzerinde bırakılmasının isabetsiz olduğu-
İcra emrinin tebliği üzerine borçlunun yedi gün içinde dilekçe ile İcra Mahkemesi'ne başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği, itfa veya imhal iddiası yetkili mercilere re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya İcra Mahkemesi'nde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icranın geri bırakılacağı-
Borçlunun yetki itirazı kabul edildiğine göre, bu kabul kararı ile takibin durmuş olacağı ve duran takipte de (yetki itirazının kabulüne karar verildiği tarihten itibaren) zamanaşımının işlemeyeceği- Takip tarihi ile yetki itirazının kabulüne karar verildiği tarih arasında 6 aylık zamanaşımı süresi de dolmadığından mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazının reddi gerektiği-
Takibin kesinleşmesinden sonra, takip konusu çekin, son işlem tarihinden itibaren altı ay işlemsiz bırakılması halinde, icra mahkemesince “takibin talikine” değil “icranın geri bırakılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
İcranın tehiri için taşınmaz teminat olarak gösterilebilir ise de (İİK 36), taşınmazın (taşınmazların) satışı halinde, satış bedelinin, dosya borcunu ferileri ile birlikte karşılayıp karşılamayacağı belli olmadığından, teminat olarak taşınmazın (taşınmazların) gösterilmesi halinde, bu teminatın hacizlerin kaldırılmasını sağlamayacağı-
«İcranın geri bırakılması» (tehiri icra) kararı verme görevinin Yargıtay’a ait olduğu, İcra mahkemesi’nin sadece gösterilecek «teminat türü»nü belirleme yetkisine sahip olduğu–
Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulmasının usulü müktesep hak teşkil etmeyeceği- Borçluların takip dosyasından 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken bu takibi de kapsayacak şekilde davanın tümden (her iki takip yönünden) reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.